Bundan birkaç gün önce annemle; kız kardeşimin düğün hazırlıklarını görüşürken, annem “odasındaki tüm eşyalarını toparladı ve götürdü bir şey kalmadı” dedi.

Sesindeki titremeyi fark etmemek mümkün değildi, ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Eyvah dedim kendi kendime bunlar öncü duygular, artçılar acaba nasıl ve ne zaman gelecek?
Benim düğünümden iki gün sonra, markete gidip bir dolap dolusu yiyecek alıp eve döndükten sonra komşusuna geçip “Bunları kim yiyecek, çok yalnız kaldım” diye ağlayan annemin, kız kardeşimin düğününden sonra ne yapacağını doğal olarak da kestiremiyorum.
Ancak onu, şimdi kendim de bir anne olarak, o kadar iyi anlayabiliyorum ki. Canından bir parçası ve bir de evin en küçüğü evden gidiyor, kendine yeni bir hayat kuruyor.  Yuvadan küçük kuşumuz uçup gidiyor. Her ne kadar aynı şehirde yaşayacak bile olsa artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Şimdi bir anne ve baba için çocuklarının hangi dönemi en zor diye düşünüyorum da bence evlendirmek en zoru galiba. Emeklerle, sevgiyle büyüyüp yetiştirdiğiniz evladınız bir başkası ile kendine bir yaşam kuracak. Evlendiği kişi ona nasıl bakacak, hep sevecek mi? Hiç zarar verir mi, onu üzer mi? Bunu kabullenmek sanıyorum çok kolay bir şey olmasa gerek.
Bu özellikle kız çocuğu olanlar için de farklı bir zor galiba.
Sanıyorum en güzel dönemi, yanı başınızda uyuduğunu bildiğiniz, geceleri kalkıp da üstü açık mı değil mi, terlemiş mi terlememiş mi diye kontrol ettiğiniz ve sabahları birlikte uyandığınız anlar.
Bu anların kıymetini bilmeliyiz bence.

Yazar Hakkında

admin

2 Yorum var

Yorum Yaz