Yapay Zeka, uzmanlık alanım olmayan ama herkes gibi ilgiyle takip ettiğim, işim gereği de gelişmelerini takip ettiğim bir konu. Ve ben de herkes gibi merak ediyorum, yapay zekanın bir 10 sene sonra, bu kadar bile sürmeyecek belki, nerede olacağı konusunda.

Bizi iyi şeyler mi bekliyor, yoksa kötü şeyler mi? Bilim kurgu filmlerindeki gibi savaşacağımız bir düşman mı olacak? Yoksa onun sayesinde en rahat, en üretici ve en refah günlerimizi mi yaşayacağız? Ben de bilmiyorum ama gerçekçi iyimserler tarafında olmayı tercih ediyorum.

Elon Musk ve Sam Altman tarafından kurulan OpenAI şirketinin çıkardığı yapay zeka GPT-3 ise beni çok farklı bir konuda düşünmeye itti. GBPT-3’ün açılımı; Generative Pre-Training Transformer 3 (GPT-3), Türkçesiyle “Üretken Ön İşlemeli Dönüştürücü 3.

GPT-3’ün yapamadığı şey yok gibi; kodlama yapıyor, size kodlama öğretiyor, çeviri yapıyor, şiirler, özlü sözler, blog yazısı, makale yazıyor. Ona bir kelime ya da bir cümle vermeniz yeterli, gerisi uygun şekilde getiriyor. Bir yazar gibi davranabiliyor. Reklam yazısı yazabiliyor, bir web sitesi ya da arayüz tasarlayabiliyor. Siz sadece ne istediğinizi yazıyorsunuz, gerisini GPT3 hallediyor. Sizin adınıza tasarlayıp üretebiliyor. Yapay zekada İste Gelsin modeli gibi.

İşin ilginç noktası ise belli kişilikleri taklit edebiliyor ve bir insan gibi davranıp onun kişiliği ile cevap verebiliyor. Hatta sanal bir öğretmen rolüne de bürünüyor. Hangi kişiden ve hangi konudan eğitim almak isterseniz onu yazıyorsunuz, o da size o kişiyi taklit ederek size eğitimi verebiliyor. Yani Elon Musk’dan ders almanız mümkün:) GPT-3 ayrıca sınav hazırlayabiliyor, sınav sonuçlarını değerlendirebiliyor.

Asıl ilgimi çeken konu ise röportaj çalışması oldu. Arjantin’de bir bilgisayar mühendisi yapay zekadan bir Einstein gibi davranmasını istiyor ve onunla sahte bir röportaj gerçekleştiriyor. Röportajın bir kısmını Barış Özcan videosunda paylaşmıştı, izlemenizi öneririm.

Twitter’da “levelsio” isimli kullanıcı, GPT-3 algoritması aracılığıyla bilgisayara, “Koronavirüs ne zaman sona erecek?” sorusunu yöneltmiş. Programın cevabı ise “31 Aralık 2023” olmuş. “Nasıl biteceğini de sor” diyen bir kullanıcının sorusunu yönelten levelsio, “Koronavirüs pandemisi enfekte olmuş tüm bireylerin ölümü ile sona erecektir” cevabını almış.

Tüm bunları okurken ve dinlerken aklıma takılan bir konu ise şu oldu, insanların yapay zekadan en ayırt edici özelliği olan yaratıcı düşünme becerisinin giderek daha da zorlaştığı. Elimizdeki teknolojilerle tüm çözümler o kadar hızlı gerçekleşiyor ki, bu dönemde yaratıcı ve yenilikçi olmak sanırım çok daha zor.  Teknoloji sizin adınıza düşünüp tasarlamaya yapabiliyor. bir yandan kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı etkisi de var, kabul ediyorum ama yine de yaratıcı düşünmede işimiz zorlaşıyor gibi geliyor bana.

Ama bir şey var ki biz halen öndeyiz. Nasıl mı?

GPT3’e yüklenen bilgi sayısı 410 milyar token yani wikipedia’daki bilginin 23 katı kadar. Dünyadaki tüm kitapların, makalelerin yüklendiğini düşünün. Bu kadar bilgiye sahip olmak elbette insanoğlunun yapabileceği bir şey değil. Öğrendiklerimiz sınırlı kalıyor. Üstelik herkesin öğrenme isteği ve becerisi de  farklı. Kimi insan yeni bir şey öğrenmeye gerek duymadan yıllarını geçirebiliyor, kimisi de istekle, canla başla yeni şeyleri öğrenmeye çalışıyor. Kimisi de elindeki kaynaklarla yetinmeyi tercih edebiliyor. Yapay zeka bu konuda bizden önde. Fakat yapay zekanın bu kadar bilgiye sahip olması yeterli değil, bu bilgileri öğrenip işleyebilmesi de gerekiyor. Bunu yapabildiği zaman da bir insan gibi davranabiliyor. GPT-3 de bunu yapabiliyor zaten.

1300 – 1800 gram ağırlığında olan beynimizde yer alan 100 trilyon sinir hücresini düşünün. Bizi farklı kılan, yaratıcılığımızı oluşturan, yeni şeyler üretmemizi,teknolojiyi geliştirmemizi sağlayan da  bu sinir hücreleri arasında oluşturduğumuz bağlantılar. Öğrendiklerimiz sınırlı ama önemli olan bu bağlantıları oluşturabilmek. Ve siz yeni bağlantılar kurdukça daha yaratıcı ve yenilikçi oluyorsunuz.

GPT-3’ünde bu sinir ağlarına benzer, bilgiler arasında bağlantıları kurabilmesini sağlayan 175 milyar paremetresi var. Şimdilik insandan az ama kullanım açısından baktığımızda yapay zeka bu parametrelerin hepsini kullanabiliyor, Ama biz insanların sahip olduğumuz sinir hücrelerini ne kadar kullandığımız ve ne kadar yeni bağlantı oluşturduğumuz kısmı ise tartışılır ve kişilere göre değişiyor. Bir Elon Musk’in beyni ile hiçbir şey öğrenmeyen, gün boyunca sosyal medyada takılıp boş zaman geçirenlerin beynindeki bağlantı sayısı elbetteki farklı olacaktır.

Yapay zeka insanı yener mi? Bizim düşmanımız olur mu? sorusunun cevabı ise aslında yine bizde yatıyor. İnsanoğlu olarak sahip olduğumuz yetileri daha çok farkındalıkla kullanmak ve becerilerimizi geliştirmek gerekiyor. Bilgisayarların, yapay zekanın sahip olmadığı empati yeteneğimiz, duygusal zekamız çok ama çok önemli. Sahip olduğumuz nöronları etkin kullanmak, yenilikçi düşünmek ve bununla ilgili yaratıcılık kasımızı sürekli geliştirmek geliyor. Tina Seeling’in “Herkes İçin Yaratıcı Zeka” kitabında belirttiği gibi; Yaratıcılık üzerine düşünmeniz değil, yapmanız gereken şey. Ve onun “İnovasyon Motoru” olarak adlandırdığı modeli ile Kültür, Hayal Gücü, Ortam, Tutum, Bilgi ve Kaynaklar etmenlerinin bir arada çalışması gerekiyor.

Yani yaratıcı düşünmek en önemli becerimiz olacak yine. Halen de zamanımız var! Motor sürekli çalışmalı:)

Kaynaklar:

OpenAI, Barış Özcan – Yapay zeka dünyasındaki en büyük sıçrama gerçekleşti! GPT-3 nedir?, BBC Haber – Yapay zekâ: Yeni nesil GPT-3 yüzünden korkmalı mı, sevinmeli mi?

Yazar Hakkında

admin

Yorum Yaz