Kızkardeşim, Wavin Pilsa’da birlikte çalıştığı bir grup kadın arkadaşları ile günü birlik İzmir gezisi yapacaklarını söylediklerinde ağzımdan çıkan ilk cümle “Beni de alın” oldu. 🙂 Çok keyifsiz bir günündeyim ve böyle bir şeye çok da ihtiyacım vardı doğrusu. Sağolsunlar grup olarak benim kendilerine kaynak yapmama izin verdiler. 🙂 Bu arada kendilerine de Wavinwomenteam ismini vermişler. 🙂
Bir ay öncesinden biletlerimizi aldık ve daha sonra gezinin gününü beklemeye başladık. Açıkçası ben bir ara bilet aldığımı ve böyle bir geziye katılacağımı bile unutmuştum. İşler, güçler, düşünceler, planlar derken bunun heyecanını içimde bir türlü oluşturamadım. Gün gelip çattığında kızımın üç günlük ateşli rahatsızlığından çıkan yorgun bir savaşçıydım. Uykusuz, yorgun ve keyifsiz....Bazı zamanlar böyle hissediyorsunuz maalesef. 🙁
Sabah uçağa binmeden önce kızkardeşimle buluştuğumuzda, “Abla heyecanlı mısın?” diye sordu bana, baktım onun gözleri ışıl ışıl, pembe giyinmiş, içindeki o mutluluk yüzüne yansımış. Bense yorgun ve sanki sıradan bir iş seyahatine gidiyormuşum gibi duygusuz bir durumdayım. O zaman fark ettim, olması gereken heyecanın bende olmadığını. Havaalanında gezi grubuyla karşılaşıp onların enerjisini ve heyecanını gördüğümde sanki pili biten bir cep telefonunun şarja takılması gibi hissettim kendimi. İçimde birşeyler kıpırdanmaya, olması gereken heyecanı hissetmeye başladım. Zaten ben gezmeyi, keşfetmeyi çok seven biriyim. İzmir sevdalısıyım, deniz sevdalısıyım. Normalde keyifli ve heyecanlı olmam gerekiyordu zaten.
Uçağa bindiğimiz andan itibaren ne kadar keyifli saatler geçirdiğimizi anlatamam. Gezdik, eğlendik, güldük, bol bol selfie çekildik, fotoğraf çektirdik. Ben grubu yeni tanıdım, yani bana en güzel kazanımı da yeni insanlar tanımış oldum. 🙂
İzmir elbette çok güzeldi, bir ara iyi bir yağmur yağdı ve yağmurun altında hep beraber kordonda yürüdük. Uzun zaman olmuştu yağmurda yürümeyeli. Sırılsıklam ama çok mutluyduk. Hatta çocuklar gibi şendik 🙂
Kızlar ağasını yeniden keşfetmek çok güzeldi. Vapur, Karşıyaka gezisi bir harikaydı. Günün sonunda uçağa bindiğimizde yorgunduk ama yorgunluğumuzu gram dahi hissetmiyorduk. En azından ben öyleydim. 🙂
Kızkardeşim ve ben 🙂
Bu arada iki tane de sürpriz doğum günü kutlaması yaptık. Çok keyifliydi doğrusu. Özellikle Gruptan Betül hanım’ın kızına yaptığı sürpriz beni çok duygulandırdı. İzmir’de okuyan kızına habersiz bir kutlama yaptık. Kızı, yani sevgili Özlem, annesinin İzmir’e geleceğini ve doğum gününü kutlayacağımızı hiç bilmiyordu. Annesini ve bizleri birden karşısında gördüğünde gerçekten çok şaşırdı ve duygulandı. Anne kızın sarılmalarını gördüğümde aklıma birden ailemden uzak kaldığım hasret dolu üniversite yıllarım geldi. 🙂
Tüm bunları yazıyorum çünkü bu bir günden ben çok şey öğrendim… Neler mi?
♥Günübirlik seyahatlerin en güzel yanı tek bir kol çantası ile gitmekmiş. Bavulsuz, yüksüz gezmek bir harikaymış. Pazara gider gibi İzmir’e gittim geldim diyebilirim. 🙂
♥Grup gezilerinin enerjisi gerçekten çok yüksek. Gerek iş yerinde gerekse kendi özel hayatınızda böyle arkadaş gruplarınız varsa kesinlikle böyle geziler düzenleyin. 🙂
♥Kendinizi yorgun, enerjisi bitmiş hissediyorsanız mutlaka seyahate çıkın. Bir gün, yarım gün hiç fark etmez ama bir seyahate mutlaka çıkın, gezin, keşfedin. İnanılmaz bir pozitif enerji ve seratonin sağlıyor.
♥Çalıştığınız yerlerde çalışma arkadaşlarınızla böylesine gezi grupları mutlaka kurun, bence bunun sağladığı pozitif enerji iş yerindeki verimliliğinizi ve motivasyonunuzu da arttıracaktır. Firma yönetimleri ve İnsan Kaynakları sorumluları de bence bu tür organizasyonları desteklemeli.
♥Bir şehri gezip görmüş olabilirsiniz ama “Nasıl olsa ben burayı gördüm gezdim gitmeye gerek yok” demeyin. Daha önce keşfedemediklerinizi yeniden keşfedebiliyorsunuz.