Bir elimde rezene çayım, diğer bir elim de sanki 5 aylık hamile gibi şiş karnımın üstünde otururken, “artık bıktım” dedim. Dönem dönem sindirim sistemim ile sorunlarım oldu benim. Ne zaman stresli olsam, ne zaman bir şeye sinirlensem anında hemen aşırı şişkinlik, karın ağrısı, vb şikâyetlerle baş başa kalırım. Şikayetlerim birkaç gün sürer, sonra eski halime dönerim. Ama o yaşadığım kısa dönem bana bir ömür gibi gelir. Sağlıksız beslendiğim günlerde de aynı şikâyetlerle baş başa kalırım. Tüm bunları yaşayarak öğrendiğim en temel şey, vücudumun aslında en hassas bölümünün sindirim sistemim olduğudur.
Fakat bu son bir aydır süren şikâyetlerim çok daha üst düzeydeydi. “Bir doktora görünme zamanı geldi Çiğdem” dedim ve Gastroenteroloji bölümünün yolunu tuttum. Uzman doktorun bana koyduğu ilk teşhis, benim de tahmin ettiğim, araştırmalarım sonucunda kendime koyduğum teşhisti, İrritabl Bağırsak Sendromu (İBS).
Daha önce yaptığım araştırmalar sonucunda İBS rahatsızlığı diğer adıyla Hassas Bağırsak Sendromu ile ilgili pek çok öğrenmiştim. Kendimce de böyle bir şey yaşadığımın farkındaydım. Ama her zaman işin uzmanına gitmek çok önemli tabii ki. İBS rahatsızlığımın olduğunu, buna en çok stresin ve sağlıksız beslenmenin neden olduğunu, bağırsak florasının bozulduğunu söyledi ilgili doktor.
Doktordan çıktıktan sonra önce bir eczaneye uğradım ve kendim için bir prebiyotik aldım. Aklımda belirli bir marka yoktu, o an eczacının önerdiğini satın aldım. Bu sırada kendisi ile de minik bir sohbetimiz oldu. Eczacı, kendisinin de prebiyotik kullandığını, aslında her kişinin mutlaka bu desteği alması gerektiğini belirtti. Kendi kızına da çocuklar için uygun olan prebiyotiği kullanıyormuş. Yani güçlü bir bağışıklık sistemi için herkesin düzenli bir prebiyotik desteği alması ve en azından bu yönden güçlü bir beslenmeyi tercih etmesi gerekiyor.
Birazdan bahsedeceğim Duygusal Beyin- Bağırsak kitabını da doktor çıkışı aldım hemen. Okunacaklar listemde olan bir kitaptı, henüz satın almamıştım ama okumaya karar vermiştim. Çünkü tamamen benim yaşadığım sıkıntılarla ilgili bir kitap olduğunu biliyordum. Ama o gün o kadar kötüydüm ki, artık buna bir son vermek istiyordum ve hemen bir kitapçıya gidip bu kitabı satın aldım. O gün akşam da bir çırpıda okudum. Harika notlar aldım, ve hayatımda bazı köklü değişiklikler yapmaya karar verdim. Kolay bir süreç olmayacak biliyorum, çünkü alışkanlıkları değiştirmek öyle basit bir şey değil. Ben çok aşırı yemek yiyen biri değilimdir ama çok da düzenli ve sağlıklı beslendiğim söylenemez. Bu yönde kendimi geliştirmem ve uygulamam gereken çok şey var.
Kitaptan notları paylaşmadan önce size şunu söyleyebilirim ki, kitabın başlığında söylediği gibi, bağırsaklarımız bizim duygusal beynimiz.
İşte kitapta altını çizdiğim notlar;
*Eğer bağırsaklarımız sağlıklı ise biz de sağlıklıyız. Bağırsakların kişinin sağlığı ve kendini iyi hissetmesi üzerine doğrudan etkileri vardır.
*Karın bölgesi yani bağırsaklarımız “duygusal beynimiz” diğer bir deyişle “ikinci beynimiz”dir. Çünkü bağırsak doğrudan beyindeki duygu merkezi ile bağlantılıdır.
*Mantığı beyin, duyguları bağırsak yönetir.
*Bağırsaklar sindirim sisteminin kumanda merkezidir.
*Bağırsak sağlığı için günde 30 gram lif mutlaka alınmalıdır.
*Sağlıklı, evde kendi mayaladığımız yoğurt tüketilmelidir.
*Yorgun olan bağırsağı uyandırmak için günde 5 dakikalık masaj yapmak önemlidir.
*Zencefil ve zerdaçal sinirim sıvılarının üretimini sağlayan yararlı besinlerdir. Yapılan son çalışmalar Zerdeçalın bağırsak kanseri riskini azalttığını da göstermektedir.
*Antibiyotikler bağırsakları tahriş ederek, bağırsak florasına etki ederek, patojen bakterilerin çoğalmasına fırsat vermektedir.
*Çok yönlü beslenmek, özellikle liften zengin mevsimine uygun gıdaları tüketmek, sağlıklı bir bağırsak florası için önemlidir.
*Un, şeker ve etten fakir, sebze, meyve, yumurta gibi doğal gıdalardan zengin bir diyet bağırsak florasının koruyuculuğunu arttırır.
*Fermentasyon ürünler(turşu, sirke, yoğurt, peynir) bağırsak florasında bulunan prebiyotıkleri arttırır.
*Çabuk ve sık yemek yeme, yemek sırasında su içmek, ihtiyaçtan daha fazlasını yemek, geç saatlerde yemek yemek sindirim sistemini bozar.
*Haftada bir gün meyve kürü yapmak ve bir günde sağlıklı bir oruç tutmak genç kalmanın sırlarından biridir.
*Uykusuzluk sindirim bozukluğuna yol açabilir.
*Sağlıklı beslenmede en çok kalori, sabah kahvaltısında alınmalıdır. Mümkünse akşam sadece bir adet meyve ve/veya bir kase yoğurt yenmelidir.
*Yavaş ve keyif alarak yemek yenmelidir.
*Her güz en 30 dk hareket edilmelidir.
*Spor yapmak önemlidir ve spor yaparak bedeninizdeki toksinlerden kısmen de olsa arınmanız mümkündür.
*Uzun yıllar boyunca yanlış beslenme bir beslenme programına uyulması bağırsaklarımıza zarar verir.
*Bağırsak temizliği bağışıklık sistemi için çok yararlıdır ve bağışıklık hücrelerinin güçlenmesini sağlar. Doğru uygulanmış bir bağırsak temizliği kişinin vücuttaki atıklardan kurtulmasını sağlar ve kişiye rahatlama hissi verir.
Kitabı mutlaka okuyun, çünkü harika ve önemli bilgiler var.
Şu an düzenli bir prebiyotik kullanımına başladım. Daha iyiyim ama gün içerisinde yediğim bazı şeylerin bana iyi gelmediğini de fark ettim. Bunun başında tahıllar geliyor. Ne zaman tahıl ağırlıklı bir öğün geçirsem akşama sindirim sistemimin mahvolduğunu görüyorum.
Akşamı daha hafif bir öğünle kapatma kararı aldım. Çok yiyen biri değilimdir ama gün içinde öğünleri atladığım zaman akşam öğününe ağırlık veriyorum ve sonra da sıkıntılarını çekiyorum. Kitapta Hüseyin Bey’in önerdiği gibi akşamı sadece bir meyve ya da bir kase yoğurt ile geçirmeye karar verdim. Haftada bir gün de meyve kürü yapmayı deneyeceğim. Bu bir günlük meyve kürü, bağırsakların dinlenmesi ve temizliği için önemli.
Bakalım ne kadarını başaracağım ama bunu yapmak zorundayım. Çünkü sağlıksız bir sindirim sistemi sağlıksız ve kalitesiz bir yaşam demek benim için.