Geçenlerde okuldan kızımı almaya gidiyorum, bahçe kapısından girerken 13-14 yaşlarında iki erkek çocuğun konuşmasına şahit oldum.

Biri arkadaşına ölen bir yakınını anlatıyordu; “Biliyor musun 46 yaşında vefat etti  dedi. Diğer arkadaşı ise bunun üzerine: “46 mı dedin, yaa zaten çok yaşlıymış, 46 ne demek biliyor musun” diye cevap verdi

Cevap verdi, verdi ama….

40’ına merdiven dayamış biri olarak, ben de o dakika moral yerle bir,

Ve “Allahım ben nerelere gidem”  moduna çok hızlı bir geçiş.

Tam dönüp, “çocuğum, evladım bak, sen ne diyorsun, 46 daha çok genç, bunun yetmişi var, sekseni var “ diyecektim ama bir düşündüm ki 13-14 yaşlarında bir çocuk için 46 epey büyük bir rakam, yaklaşık 30 yıl var.

Koca bir 30 yıl… Bir ömür…

Şimdi yazınca bana bile uzun geldi, çocukcağız ne yapsın.

Kendi geçmiş 30 yılıma baktım; çocukluğum, mezuniyetler, iş hayatı, evlilik, annelik,… kayıplar, kazanımlar…. Vesaire..

Ne kadar çok şey yaşanmış..

Ömür dediğimizde ne kadar uzun bir süre geliyor bize değil mi?

 Hep demez miyiz zaten, “Bir ömür mutlu olun”, “Bir ömürde aynı yastığa baş koyun”.. diye

Peki ömür dediğin aslında kaç yıl?

 Aslında ömür dediğin nedir biliyor musunuz?

Ömür dediğin  bir gün..

Ertesi var mı yok mu bilmiyorsun ki. Belki bir gün yaşayacaksın, belki de otuz yıl, bilmiyorsun ki..

Hani bazen diyoruz ya, bu iş bitsin şunu yapacağım, emekli olayım istediğim herşeyi yapacağım,

Ertesi ay başlayacağım zayıflamaya…

Şu koşturma bitsin, çocuğumla daha çok ilgileneceğim, daha çok kitap okuyacağım…

ve daha ertelenen pek çok şey..

Bekleme artık, koşturma, bırak yap yapacağını, git gideceğin yere

Ver kiloları, sağlıklı beslenmeye başla hemen.

Al eline bir kitap okumaya başla işte o dakika..

Bırak  koşturmayı, çocuğunla başla bisiklet sürmeye..

Niye bekliyorsun ki..

Özellikle yılsonu bu sözler daha da artar. Yeni yıl bir gelsin de ben başka bir ben olacağım..

Sanki 31 Aralık tarihinde keramet varmış gibi, saat 12’den sonra balkabağı misali herşey farklı olacak, yeni bir ben kendiliğinden oluverecekmiş gibi.

Yok öyle bir şey, tüm sihir senin elinde. İstersen şimdi de değişebilirsin.

 Aynı sözü kendime de söylüyorum ben,

Bunları yazıyorum ben de birebir uyguluyorum zannetmeyin.

Ama savaşıyorum, yapmaya çalışıyorum

2013 yılını kayıplarımla kötü kapatınca, 2014 yılı benim için kendimi sorgulama yılı oldu, çok yoruldum bu sorgulamadan ama gerekiyordu. Halen de sorguluyorum.

Çok değiştim onu farkettim, eski ben değilim artık.

Zamanımı çalan şeylere daha kızgınım artık, hayır diyemediğim durumlarda kendime öfkem daha fazla.

Şuna gerçekten inanın ki, sevdiklerinizle geçireceğiniz zamandan hiçbirşey değerli değil.. Gereksiz ve önemsiz hiçbir şeyin bu zamandan çalmasına izin vermeyin.

Hayatınızı son gün gibi yaşayın. Sanki yarın yok gibi.

Ama umutlarınız, yıllarca yaşayacakmış gibi olsun.. Bitmesin bu umutlar

Yıllarca yaşayacakmış gibi de güzel ve büyük planlarınız olsun.

Ve hayalleriniz… işte onlar da sonsuz olsun..

2015 yılı, seni bekliyoruz..

Neşeyle gel, keyifle gel, sağlıkla gel ve bereketle gel..

 Ama sakın kırk yaş sendromu ile gelme olur mu?  😀

Yeni yılınız kutlu osun, mutlu ve güzel olsun..

Yazar Hakkında

admin

Yorum Yaz