Lise son sınıf öğrencisiyim, çok sevdiğim bir tarih öğretmenim vardı. Emine Öğretmenim tarihi o kadar güzel anlatırdı ki dersini zevkle dinlerdim.
Öğretmenimiz bir gün derse gelmedi, normalde derslerini hiç kaçırmazdı, bu yüzden çok merak ettik onu. Bir başka öğretmenimize niye gelmediğini sorduk, eşinin ani bir kalp krizi ile vefat ettiğini söyledi. İki hafta sonra yeniden derslerimize girdiğinde yorgundu, üzgündü ama bir öğretmen olarak sınıfta dimdik ve güçlü duruşuyla karşımızdaydı.
Kız lisesinde okuduğum için sınıftaki tüm kız öğrenciler olarak ona sessizce bakıyorduk. Derse başlamadan önce size bir şey söylemek istiyorum dedi ve şunları söyledi : “Bu hayatta ne yaparsanız yapın, isterseniz çok zengin olun, isterseniz çok zengin biri ile aile kurun önemli değil. Ama her zaman çalışın. Bir kadın olarak bir meslek sahibi olun, paranızı kazanın ve bu toplum için her zaman üreten birisi olun. Bakın ben 2 hafta önce hayat arkadaşımı kaybettim. Çok üzgünüm ama şu anda dimdik hayattayım. Ailemi bundan sonra ben geçindireceğim. Bir mesleğim olduğum için bunu yapabileceğim. Çok çalışın ve bir meslek sahibi olun” dedi.
Aradan yıllar geçti, ben bu konuşmayı hiç unutmadım. Üniversite sınavlarına hazırlanırken de, ailemden uzakta gurbette okurken de ve çalışırken de bu sözler hep aklımdaydı. Tarih ile ilgili temel bilgiler dışında o kitaptaki çoğu bilgiler şu anda aklımda değil ama bu sözler birebir halen aklımda. Hiç unutmadım. Hepsi zihnime silinmez bir kalemle yazılmıştı sanki.
Öğretmenlik mesleğinin bence en can alıcısı noktası da bu. Çocuklara hayatı öğretmek, sevgiyi ve saygıyı, üretmeyi, çalışmanın önemini öğretmek. İnsan olabilmeyi öğretmek…
Öğretmenlik burada başlar bence.
Tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutlarım.