İşim gereği pek çok sanayici ile biraya gelip Ar-Ge projeleri üzerinde konuşma fırsatımız oluyor. Amacımız zaten onları Ar-Ge konusunda eşik atlatmak, farkındalık yaratmak. Bir gün bir firmayı ziyaret ettiğimizde yine firmada yapılabilecek yeni ürün ve süreç çalışmaları üzerinde görüşürken, firmanın sahibi “Size bir şey göstermek istiyorum“ dedi ve beni fabrikanın arka kısmında yer alan ve dev kapıları kitli olan bir atölye alanına götürdü. Yanında da ustabaşısı vardı. Kapıları açtığında devasa kocaman bir makine karşımızda heybetiyle duruyordu. Firma sahibi, “bunu biz yaptık” dedi. Yurtdışından ithal edilen ve Türkiye’de hiç üretilmeyen bir makinayı kendileri tasarlayıp yapmışlardı ve üstelik makinenin bazı özellikleri daha da iyileştirilmişti. Detaylara çok girmeyeceğim fakat makineyi kim yaptı diye sorduğumda yanında duran ve ilkokul mezunu olan ustabaşısını gösterdi. Fikir, tasarım ve imalat ustabaşıya aitti.
Bu sadece bir örnek, daha pek çok böylesine örnek var sanayicilerimizde.
Bunun yanı sıra da sanayicilerimizin en büyük sıkıntısı nitelikli insan kaynağı ve özellikle de Ar-Ge yapacak nitelikli personel bulmakta zorlandıklarını söylüyorlar. Ar-Ge, inovasyon çalışmaları dediğinizde aklınıza mühendisler, teknik adamlar gelebilir ancak bu bir takım çalışması olduğu gibi işin temelinde esas olan farklı düşünen, araştıran, ben farklı nasıl yapabilirim diyen kişiler var. Yukarıda anlattığım örnekte olduğu gibi bazen bu kişiler hiç okumamış kişiler de olabiliyor.
Tabii ki eğitimde belli bir seviyeyi tamamlamak çok önemli fakat bunun dışında inovatif düşünce yapısını da geliştirebilmek ve yaratıcı olmak da önemli. Bununda temeli yine eğitimden geçiyor ve eğitimde bu düşünce yapısının sağlanması gerekiyor. Aslında korunması demek belki daha doğru, çünkü ilköğretimde okuyan öğrencilerimizi gördüğümüzde müthiş yaratıcı düşüncelere sahip olduklarını görebilirsiniz. Bize düşen onları desteklemek ve yaratıcılıklarını geliştirmek.
Neden bunları anlatıyorum, bir önceki yazımda da belirttiğim gibi tam da bu amaca hizmet eden bir çalışmayı yani “Eski Köye Yeni Adet Getiren İnovatif Çocuklar Atölyesi” çalışmasını SİFİGU ile birlikte gerçekleştirmeye çalışıyoruz. İlk adımı Mersin Bahçeşehir Koleji’nde 4.sınıf öğrencilerine yapmıştık dün de 5.sınıf öğrencilerine yönelik olarak düzenledik. Aşağıdaki fotoğraflardan da gördüğünüz gibi çok keyifli bir gündü ve harika projeler çıktı, ve üstelik bu projelerini de çok güzel sundular. Grup oldular, işbirliği kurdular.
Mersin Bahçeşehir Kolejine ve Okul Müdürü Sayın Mehmet Duran Öznacar’a böyle bir çalışmaya önderlik ettiği için tekrar teşekkür ederim.
Gruptan bir öğrenci yanıma gelip “Bize bu günü yaşattığınız için teşekkür ederim” dedi. O kadar olgun ve kendinden emin bir şekilde söyledi ki, elinde tuttuğu projesine kendi de hayranlıkla bakıyordu.
Kendi inovatif ürünlerinin fotoğraflarını ıpad ile çekip mail ile birbirine yollayan öğrencileri gördüğümde teknolojinin hızla gelişimine ve dijital nesile tekrar hayran kaldım.
Bir ara geriden hızla projelerini tamamlayan öğrencilere bakıp gelecekteki durumlarını düşündüm. Kimi mühendis, kimi doktor, kimi sanatçı, kimi girişimci olacak. Her ne yapıyorlarsa yapsınlar önemli olan yaptıkları şeyi en iyi şekilde ve farklı düşünerek yapmaları.
Ben gelecek nesilden çok ama çok umutluyum. 🙂
“Eski Köye Yeni Adet Getiren İnovatif Çocuklar Atölyesi” nin daha da yaygınlaşması ümidini ediyorum. SİFİGU ekibi ile hedefimiz bu..
Sizi foto
ğraflarla baş başa bırakıyorum. 😀
