Canım Kızım
Okulların açılmasına çok az bir zaman kaldı. Bir yaz tatilini bitirdik işte. Senin için de benim için de koşturmalı bir dönem oldu. Özellikle bu dönem çok yorulduğumu hissettim.
Bu yaz döneminde, gittiğin iki dönem yaz okulu, çalışan bir anne olarak, benim için ilk başlarda kurtarıcı gibiydi ama aslında buna öyle bakmamak gerektiğini anladım. Sen bu yaz okulunu çok sevdin ve çok eğlendin. Yüzme ağırlıklı bir yaz kampı istemiştin benden, istediğin gibi de oldu. Bol bol yüzdün, tenis oynadın, basketbol oynadın, futbol oynadın.. Spor dolu bir yaz kampı oldu. En güzeli de yeni arkadaşlar edindin.
Yaz kampı sonrasında evde geçirdiğin zamanlarda, zaman zaman çok sıkıldın biliyorum. Akşam benim iş çıkışımı heyecanla bekledin. Ben gelir gelmez bahçede arkadaşlarınla top oynayacağın, bisiklet süreceğin saatleri iple çektin. “Hadi Yaren akşam oldu artık eve gitme zamanı” dediğimde seninle aynı kavgayı yaptık. Sen çıkmak istemedin, ben de günün yorgunluğu ile eve adımımı bir an önce atma telaşı içinde sana binlerce kez “hadi çıkıyoruz”, “son beş dakika”, “son bir dakika” dedim. Bu rutin hiç değişmedi.
Akşamları bazen çok yorgun da olsam, senin bahçede kaleci olarak topu kurtarışlarını gülümseyerek izledim.. 🙂
Birlikte gidip, istediğin futbol ayakkabısını ve futbol topunu alırken, acaba bir kadın Ronaldo mu yetiştiriyorum diye düşünmeye başlamadım da değil.
Arkadaşlarınla kurduğunuz bisiklet kulübü, harika bir fikirdi. Üstelik bu fikir senden çıktı. Yaşasın “Yıldırımlar Kulübü” 😀
Bazı zamanlar teyzenin evinin bahçesinde oynadın. Orada da yeni arkadaşlar kazandın ve onlarla en çok yakar top oynadın. Toptan kaçışını ya da ortadaki grubu vurmaya çalışmanı zevkle izledim. Eskiden oynadığım yakar top oyunlarını anımsadım sayende. Ben de çok eğlenirdim.
Zaman zaman seninle kapıştık, beni kızdırdığın, belki de bazen benim anlamsız yere sana kızdığım zamanlar oldu. Ama anne –kız değil miyiz işte, iki dakika sonra sarılıp seni seviyorum dedik birbirimize.
Ben bu yaz senin sayende çocukluğumdan bu yana hiç yapmadığım bir şey yaptım. Lunaparkta çılgınlar gibi eğlendim. 😀 Hayatta binmem dediğim hızlı trene, senin bana verdiğin cesaretle bindim. Attığım coşku çığlıkları bana ne kadar iyi geldi anlatamam. Bu adrenaline ihtiyacım varmış. Avazım çıktığı kadar bağırdım.. Üstelik bu coşkuyu seninle birlikte yaşadım.
Bindiğim zaman kaskatı kesileceğimi bildiğim dönme dolaba yine senin sayende bindim. Sonrasında ertesi gün tekrar binelim diye ben ısrar ettim size. O kadar keyif aldım ki, yeniden binmek istedim. Meğer ne kadar da zevkliymiş dönme dolaba binmek.
Israr ettiğin buz pateni işini henüz yapamadım ama eminim ki beni bir gün ikna edeceksin ve seninle buz pateni yapacağım. Sen bir günde kaymasını öğrenebiliyorsan sanırım benim de öğrenmemem için bir neden yok.
Bu yaz kurduğun anlamlı cümlelerle, “ben yaparım anne, baba size gerek yok” dediğinde gittikçe daha da büyüdüğünü hissettim.
Hiç bilmediğim bir sanatçının ismini ve şarkısını sular seller gibi söyleyip, “anne nasıl tanımazsın, şaka gibisin” dediğinde ise, kendimi geçmiş zamanda kalmış bir varlık gibi hissettiğim kesinlikle şaka değil.
Winx’in tüm kızlarının isimlerini ve görevlerini sayende öğrendiğim doğrudur. Haftalardır “Bloom” aradığımız için sanıyorum ben özellikle bu Winx karakteri ile daha ayrı bir özleştim diyebilirim. Bloom benim vazgeçilmez karakterim oldu. Halen oyuncakçılarda yana yakıla bu oyuncağı arıyoruz, inşallah telefon numaralarımızı bıraktığımız bir oyuncakçı bizi arayıp mutlu haberi verecek.
Kremlerimle ve parfüm şişelerimle oynamayı daha çok tercih ettiğin için, zaman zaman hazırlanmam sırasında kriz yaşadığım da olmuştur. Aradığım bir krem için, “Anne şu anda o uykuda, onu elleme lütfen” dediğinde, uyuyan bir krem de olabileceğini, başka uyanık kremlerle işimi halletmem gerektiğini sayende öğrenmiş oldum. 🙂
Veee koşturmalı bir dönem yakında başlayacak. Ben yaz mevsimini daha çok seviyorum ama olsun, kış mevsiminin de ayrı bir güzelliği var.
Artık ikinci sınıfsın. Yeni şeyler öğreneceksin..
Odanın kapısında, yazın kaldığımız otelden getirdiğin “Lütfen Rahatsız Etmeyin” yazısı var. Bu yazıyı otelde kaybedince görevlilerden bir tane daha istemiştik. Sağ olsunlar 10 tane verdiler. Hepsini eve getirdik ve birini kapıya astın. Tek başına kalmak istediğinde yazıyı asıyorsun hemen. Keşke ben de “Lütfen Temizleyin” yazısını getirseydim de senin dikkatine kapıya asıverseymişim diyorum kendi kendime.
Güzel kızım, umarım güzel ve başarılı bir okul dönemi daha yaşarız.
Sen mutlu ol yeter.