Kendimi bildim bileli hep bir mücadele içinde oldum. Sahip olduklarıma kolay ulaşmadım. Zaman zaman, “bir şey de kolay olsun be kardeşim” dediğim olmuştur ama sonra fark ettim ki, yaşadığım zorluklar bana birşeyler öğretmek içinmiş. Son 3-4 yıldır da olaylara daha farklı bakabiliyorum. Yaşanan herşeyde bir hayır olduğunu, kapanan bir kapının, yeni bir kapının açılması için gerekli olduğunu anlıyorum artık. Herkesin kendine ait bir hikayesi var ve bu hikayenin baş kahramanı olarak da elimizden geleni yapmalıyız. Ben de kendi hikayemi yaşıyorum.
BENOKIZ ile tanışmam da bu yüzden oldu zaten. Kitapçıda gezerken elime aldığım SEVGİLER BENO’DAN kitabının arkasındaki ilk cümle beni etkiledi; “Kendine özgü bir hikayesi olmalı insanın” ….
Evet, herkesin bir hikayesi var ama önemli olan bu hikayeye özgünlük katabilmek. Başkalarının hikayelerine özenmeden, kendi hikayemizi kendi renklerimizle yaşamak…
Benokız’ın kendi hikayesini anlattığı bu kitap da en içtenliği ile size sesleniyor. Hayatına giren davetsiz misafiri, misafirine taktığı kahverengi ismi, hastane yerine otel demesi… Beni çok etkiledi. Biliyor musun Benokız, benim de en sevmediğim renk kahverengi… 🙂
Benokız’ın, Beno’nun Blogu isimli bir blogu olduğunu, sosyal medyada çok tanınır ve takip dilen bir kişi olduğunu bilmiyordum. Ben onu kitabı ile tanıdım ilk kez.. İyiki de yazmış zaten 🙂
“Kahverengi” dediği kanser hastalığının misafirliğini en içtenliği ile kabul eden, o misafir ile kavga etmektense mücadele etmeyi seçen, umut etmekten asla vazgeçmeyen Benokız’ın masalını okuyun derim. Her hikaye başl
Kitaba başladığım gün, canım çok sıkkındı ve “neden yine ben” diye sorguluyordum kafamda. Ama kitabı okudukça, yeniden şükretmem gerektiğini, yaşanan herşeyin bize bir armağan olduğunu hatırladım.
Dün instagram hesabımda paylaşmıştım, “Sevgiler Benodan kitabını pembe koltuğumda okuyorum, bu kitabın rengi ise bana göre pembe” demiştim. Kanser hastalığına kahverengi ismini takan Benokız’ın dünyası bana göre pembe.. Şeker pembesi hem de… Kahverengiye de bu pembe içinde yer yok, yakışmaz zaten. 🙂
Kitapta altını çizdiklerimden bir iki tane paylaşmak isterim.
“Bir insan yüzüyle değil de kalbiyle tanınır çünkü, buna inanıyordum. Görüntüler aldatıcıdır, yüzler yanıltır belki ama kalpler asla yanıltmazdı.”
“Bazen sıradan görünen bir keyif bile öyle özleniyor ki… Kıymetini bilelim her sıradanlığın..Hatta sıradanlıktan doğan sıkılmışlıkların dahi…”
“Bir sürü küçük hayali olanın, bir sürü küçük mutluluğu olur…
Benden Sevgiler Beno’ya…:)