Dün kızım, odasında oynarken, “Anne, bana bir ip lazım, oyunumda kullanacağım” dedi. Benim de küçük bir sandığım vardır, elime geçen, bir gün işe yarar belki dediğim ıvır zıvırları içine koyduğum bir sandıktır.. Ben ona Ivır Zıvır Sandığı diyorum. 🙂 Kurdele, ip, lastik, çengelli iğne, kullanılmayan mendiller, küçük kumaş parçaları, kırık kolye uçları vs derken bir sürü ıvır zıvır vardır içinde. Elimden de öyle el işi falan gelmez.. İğne iplik ile aram hiç iyi olmamıştır, bir düğme kopsa, ben düğmeye bakarım düğme bana bakar, sonra kendimi annemin yanında bulurum.. 🙂 Ama ıvır zıvır dediğim şeyleri de atmam.. Maksat bulunsun, bir gün birşeye lazım olabilir diye..
Bu sandığa yönlendirdim kızımı, “Sandığa bir bak, bir şeyler bulabilirsin belki” dedim.. Hemen koştu bizimki, az sonra da bir sevinç çığlığı attı. Zannedersin ki bir oyuncakçı dükkanının tamamını kendine bağışlamışlar. “Ne oldu?” dedim, “Anne, bu sandık bir harika, içinde resmen bir hazine var burada”dedi.. Oyununda kullanabileceği çok şey varmış, işine çok yararmış.. Bir ara baktım, babasının takım elbise mendillerinden birini almış, halay çekiyor. Babası kılıklı.. 🙂 O da nerede bir düğün dernek var, halay başı olarak yerini alır.. 🙂
Kızımın bu haline güldüm; benim ıvır zıvırlar, kızımın hazinesi oldu.. İyi de oldu yani.. Tabi ben şöyle bir gururla gerin.. Eh, elden iş gelmese de biriktirmek de marifet yani değil mi? Bak kimlerin işine yaradı.. 🙂
Hayat da öyle değil mi aslında… Önemsemediğimiz, ıvır zıvır dediğimiz şeyler belki de bizim mutluluğumuz…
Bugün güzel bir gün olsun dostlar, hazineden çıkmış gibi sevineceğiniz şeyler bulun bugün ve çok mutlu olun..
Emile Zola’nın çok sevdiğini sözünü de paylaşayım bir de… 🙂
Bana sorarsanız eğer, “Bu hayata ne yapmaya geldin?” diye, size şunu söyleyeceğim: “Ben bu hayata, sonuna kadar yüksek sesle yaşamak için geldim.”