Meslek hayatımda hazırladığım her konferans ya da eğitim sunumumda öğrendiğim ve deneyimlediğim pek çok şey oldu. Bu deneyimleme de her sunumumda halen devam ediyor. Öğrendiğim en temel şey, bilgiyi karşınızdakilere en dikkat çekici hali ile anlatmak gerekiyor olmasıydı. Onlarda dinleme isteği uyandırmak ve sunumun başından sonuna kadar ilgilerini canlı tutmak çok ama çok önemli.  Sunumunu yapacağınız konuyu bir hikaye kurgusu ile anlatmak ve karşınızdaki insanlara duygu yüküyle yaklaşmak bu noktada sizi başarılı kılacaktır.

Sadece sunum ve konuşmalarda değil eğitimde de bu yöntemin kullanılması öğrencinin anlatılan konuyu çok daha kalıcı bir şekilde öğrenmesini sağlayacaktır. Bunun en canlı örneğini lise son sınıfa giderken yaşamıştım. Üniversite sınavına harıl harıl çalışırken ve hem okul hem dershane arasında gidip gelirken okulda tam olarak anlayamadığım konuların da detayına inmeye çalışıyordum. Özellikle fizik konusunda işin sadece formül ezberlemek olmadığını, işin mantığını öğrenmeden hiçbir soruyu çözemeyeceğimi anlamıştım. Bu konulardan birisi de Dalgalar konusuydu. Formülleri ve bazı problem stillerini ezberlemiştim ama mantıkta anlayamadığım bazı hususlar vardı. Bundan dolayı karşıma farklı bir problem çıktığında afallamaya başlıyordum. Bir gün dershanedeyiz ve fizik hocamız “Dalgalar konusunu işleyeceğiz” dediği zaman pür dikkat kendimi hocaya verdim çünkü bu sefer öğrenmek istiyordum. Ama yine de umutsuzdum. “Okuldaki hocamdan farklı ne anlatabilir ki ben de tam olarak bu konuyu anlayayım” dedim kendi kendime. Hocamız, çok sevimli ve göbekli bir adamdı, ders sırasında espriler de yapar bizi güldürürdü. Çok severdik kendisini. Dalgaları anlatırken birden bize döndü ve “bakın benim göbeğim bir dalga olsun” dedi, “bir dalga diğer dalgaya çarptığı zaman aynen şöyle hareket eder, şu etkiler olur” falan diyerek konuyu kendi göbeği ile anlatmaya başladı. Biz çok güldük ve inanın ben o gün konuyu çok iyi anladım. Ve aradan bu kadar sene geçmesine rağmen halen bu detayı da hatırlarım. Çünkü beynim bu bilgiyi kalıcı olarak öğrendi. Çünkü öğretmen anlatımında bir hikaye kurgulamıştı ve bu hikaye ile bir fizik konusunu bize anlatmaya çalışmıştı. Bize anlatırken mizah yolunu seçmişti ve duygu yüküyle bilgileri aktarmaya çalışmıştı.

Okullarımızda da dersleri duygu yüklü olaylarla ve örneklerle anlattığımız zaman çocuklarımız ve gençlerimiz çok daha iyi ve kalıcı öğreneceklerdir. Beynimiz sıradan şeyleri sevmez, farklı ve yeni olan şeyleri sever. Bununla karşılaştığı zaman da hemen o yeni ve farklı bilgiyi kaydeder. Artık bu bilgi kayıtlıdır. Sinirbilimcilere göre, beyin, duygu yüklü bir olayla karşılaştığı zaman hemen dopamin hormonu salgılarmış. Dopamin hormonu ise hafızaya ve bilgi işlemeye büyük oranda yardım ettiği için, beyin anında bilgiyi “mutlaka bunu hatırla” diyerek kaydedermiş. Yine sinirbilimcilerin araştırmalarına göre ağzı açık bırakan duygu yüklü anlar asla unutulmaz ve hafızaya kazanır. Bu anları yaratarak yapılan konuşmalar da ilgiyle izlenir, anlatılan konular da verilen mesajlar da kalıcı olur.

Bill Gates’in bir konuşması sırf bu özelliğinden dolayı milyonlar tarafından izlenmiştir. Bill Gates, Afrika’da sivrisineklerden insanlara geçen sıtma hastalığı hakkında farkındalık yaratmak amacıyla bir konuşma yapmıştır. Konuşması sırasında sahnedeyken cam bir kavanozu alır ve bu kavanozun içinde sıtma hastalığı taşıyan sineklerin olduğunu söyleyerek sinekleri salona yayar. Bu hastalığın sadece fakir ülkelerde görülebilen bir hastalık olmadığını söyler. Sonrasında Bill Gates bu sineklerin hastalık taşımadığını söyler ve seyircileri rahatlatarak konuşmasına devam eder. Ama yapacağını yapmıştır ve tüm salondakilerin dikkatini çekerek bu konuda farkındalık yaratmayı başarmıştır. Bir mesaj vermek istemiştir ve bunda da başarılı olmuştur. Konuşmayı mutlaka dinleyin derim.

Ted Talks konuşmalarına baktığınızda en çok izlenen ve izlenme rekoru kılan konuşmaların da tam da böyle konuşmalar olduğunu görürsünüz. Konuşmacı mesajını öyle bir hikaye ile anlatır ki, siz 15-18 dakikada duyduğunuz bilgiyi ömrünüzün sonuna kadar hatırlarsınız. Bence tüm eğitimciler TED Talks konuşmalarını yakından izlemeli diye düşünüyorum.

Tüm eğitmenlerin bilgiyi farklı yollardan, hikayelerle, deneyimlerle ve ağzı açık bırakan anları yaratarak en kalıcı şekilde öğrencilerine anlatması gerekiyor.

İşte o zaman eğitim sistemimiz ezberden çıkar öğrenme odaklı olur.

 

Yazar Hakkında

admin

Yorum Yaz