Çok zor bir çocukluğum oldu benim. Hikayemi anlatsam bir kitap yazabilirim. Hatta 3 – 4 ciltli bir kitap bile olabilir. Ailecek zor günler yaşadık; acılar, kavgalar, endişeler, kayıplar, kaygılar derken çok erken yaşta sorumluluk sahibi oldum. Ama tüm bunların bana kazandırdığı en önemli şey de ayakta sağlam durmayı, güçlü olmayı öğrendim.
Bu zor çocukluk sürecinde annemin bizimle yaptığı sohbetlerin yeri çok ama çok ayrıydı. Tüm kötü anıların içinde onunla yaptığımız sohbetler sanki bir deniz feneri misali tüm kötü anıları aydınlatan bir ışık oldu. Ya evde bir çay keyfi yapar öyle sohbet ederdik ya da bizi yani üç çocuğunu alır bir yemeğe götürürdü orada sohbet ederdik. Bazen de sinemaya giderdik birlikte. Bu birlikte yapılan sohbetlerin dışında ayrı ayrı bizlerle yaptığı sohbetler de olurdu. Hatta erkek kardeşimin asi ruhlu ergenlik çağını en sağlam bir şekilde atlatmasını buna borçluyuz. Tüm bu sohbetler bizi birbirimize bağladı, birlikte ayakta durmayı ve güçlü olmayı öğrendik.
Bu yaştayız, annem ile sohbetlerimize halen devam ederiz. Her gün fırsat buldukça annemin yanına uğrar onunla konuşurum. Bazen içimdekileri ona dökerim. Beni öyle güzel dinler ki, onun verdiği destek bana çok iyi gelir. Daha dün bile bir konudaki öfkemi ona anlattım, onunla konuştum; eve gittiğimde kendimi çok iyi hissediyordum. Bunun tam tersi olduğu zamanlar da oluyor, annemin bir sıkıntısı varsa o da bizimle konuşuyor ve bizler de ona destek olmaya çalışıyoruz.
Tüm bunlar, Doğan Cüceloğlu’nun “Geliştiren Anne – Baba” kitabını okurken aklıma geldi. Burada da Doğan hocam, çocuklarla yapılan sohbetin öneminden ve çocukların gelişimine sağladığı pozitif katkıdan bahsediyordu.
Şimdi ben de bir anneyim ve kızımla sohbet ediyoruz sürekli. Genelde uyku öncesi sohbetler oluyor ama zaman zaman ona bazı konularda bilgi vermek ve değerlerimizi hatırlatmak için de gün içinde ara ara sohbetler yapıyoruz. Hepimiz insanız benim de çok kötü günlerim, sinirli, kaygılı, karamsar anlarım oluyor. Böyle durumlarda kızımla sağlıklı sohbet etmeyi başaramıyorum. Yani kendimi ona veremiyorum. Şimdiye kadar bu konuda hep vicdan azabı çekerdim ama Doğan hocamın kitabını okuyunca aslında bu konuda çok da endişe etmemem gerektiğini anladım. Çünkü Doğan hocam, eğer kaygılı, öfkeli ya da kötü bir ruh haline sahipseniz çocuğunuzla o an sohbet etmeyin diyor kitabında. Çünkü istemeden de olsa çocuğunuza bu ruh halinizi yansıtabilirsiniz. Yaptığınız sohbetin gelişime bir faydası olmaz, tam tersine zararı bile olabilir.
Hem çocukluğumda annemle yaptığımız sohbetler hem de anneliğim sürecimde kızımla yaptığım sohbetlerden öğrendiğim en temel şey şu oldu; Çocuklarla yapılan sohbet hem anne-babanın hem de çocuğun gelişimine çok önemli katkı sağlıyor. Aradaki bağ kuvvetleniyor, iki taraf birbirinden çok ama çok şey öğreniyor.
Kızımla yaptığım sohbetlerden kendi adıma kazanımlarım ise;
*Yaren’im gün içinde yaşadığı tüm güzel anlarını veya zorluk yaşadığı olayları benimle paylaşıyor.
*Merak ettiklerini paylaşıyor böylece ona doğru cevabı bulabilme konusunda destek olabiliyorum.
*Birlikte kaliteli zaman geçirmemize yardımcı oluyor.
*Ona bazı konularda doğru yolu göstermeyi, mentorluk yapmayı bu sohbetlerle sağlamaya çalışıyorum.
*Kızımla aramızın gerildiği zamanlar oluyor elbette. İstemeden de olsa kalbini kırdığım anlar oluyor. Böyle anlarda onunla yaptığım sohbetler aramızın düzelmesini sağlıyor. Ve yeri geldiğinde ben de özür dilemesini öğreniyorum.
*Onunla konuşurken, dünyayı onun gözünden yeniden keşfediyorum. Olaylara, değerlere onun gözünden bakmak bana müthiş bir farkındalık kazandırıyor. Ben de çok şey öğreniyorum.
Sağlıklı iletişim sağlıklı bir gelişim için en güzel araç. Gün içinde çocuğunuzla, çocuklarınızla sohbet etmeyi, sağlıklı iletişim kurmayı hiç ihmal etmeyin. 🙂