Bazen olur ya, herşey tıkanır kalır, beklediğin gelmez, elindeki de gider. Çalışırsın, didinirsin ama bir bakarsın ki elde var yine sıfır. Hatta sıfırın da altısındadır. Para gelir, geldiği gibi gider. Hangi ara geldi de nereye gitti dersin.
Tüm aksilikler seni bulur, bozulmayan şey sadece sende bozulur. Herkesin harika dediği ürün sen aldığında çalışmaz, sana bin bir sorun yaratır. (En yakın örneği ben yaşıyorum şu anda. Apartmana görüntülü diafon sistemi taktılar, tüm dairler tıkır tıkır çalışıyor bizimki takıldığından beri sorun çıkartıyor. )
Herkesin kolaylıkla ulaştığa bir sonuca sen bin takla atarak ulaşırsın, başına gelmedik kalmaz…
Hayaller birikir ama sen bir türlü bir hayalin ucundan tutmaya çalışamazsın…
Nedir bu bereketsizlik, şansızlık dersin, niye herşey beni bulur dersin…
Hafta sonu sevdiklerimle oturuyorum, konu buraya geldi, özellikle de maddi bereket meselesine. Bir tanıdığım, “Hiç paramızın bereketi yok, ne olur anlamıyorum nedir bizim üzerimdeki bu olumsuzluklar, şanssızlıklar“ dedi. Baktım herkes birşeyler söylüyor, dedim ki, “Bakın böyle düşünmeyin, olumsuz düşündükçe olumsuzlukları da çekersiniz kendine.” İtiraf edeyim aslında benim de böyle zaman zaman isyan ettiğim durumlar oldu. Fakat bir aydır falan bir karar almıştım, her ne olursa olsun olumsuz konuşmayacağım, vardır herşeyde bir hayır, bir iyilik diyeceğim dedim. Israrlıyım bu kararımda çünkü olumsuz düşündükçe olumsuz çalışıyor beyin. Beyin olumsuz olunca çıktılar da olumsuz oluyor haliyle. Tepki etki meselesi. Bunu daha iyi anladım.
Bir aydır yürüyüş yaparken en çok da bu konuyu düşünüyorum. Bu kararımla birlikte bazı değişlikler yapmaya başladım hayatımda. Örneğin yürüyüşlerimde ve koşularımda genelde müzik dinlerdim, hem de son ses, fakat bu aralar dinlemiyorum. Yürürken kendimle yalnız kaldığım en özel anlar olduğunu bir kez daha fark edip bu anlarda düşünmeye verdim kendimi. Düşünmeye, yeni şeyler üretmeye, kendimi dinlemeye, şükretmeye ve en çok da dua etmeye. Daha iyi ve pozitif hissediyorum. (Ama müziksiz de olmaz tabi, ara ara devam 🙂 )
Hep olumlu şeyler düşünüp, güzel şeyler hayal ediyorum.
Olur, olmaz bilmiyorum ama güzel düşündükçe kendimi daha iyi hissettiğimi fark ettim. Ve en güzeli de güzel şeylerin olmaya başladığını. Minik kıpırtıların bile beni nasıl iyi hissettirdiğini anladım.
Sıkıntılar, zorluklar, kayıplar yaşıyorsak vardır sonunda bir iyilik ve güzellik. Yaşadığımız herşey aslında öğrenmek için, daha güzel kapıların açılması için. Buna odaklanmak lazım, buna inanmak lazım bana göre.
Bereket de böyle bir şey, gerek maddi gerekse manevi zenginlik için zengin düşünmek, pozitif olmak lazım. Ben de bir süredir böyle yapmaya çalışıyorum. Belki çok para gelip o hayalindeki büyük evi alamıyorsundur ama sevdiklerinle bir çatı altında gülebiliyorsundur. Bu en büyük berekettir aslında.
O sosyal medyada gördüğün lüks otellerde tatil yapacak imkanı henüz bulamadın ama çocuğunla bir ağacın altına oturup piknik yapabiliyorsan en mutlu an odur aslında.
Mektup Yazarı filminden bir alıntıyı hatırladım bu yazıyı yazarken;
Bütün mucizelere yardım ederiz.
Mucizeler sana bağlı, bunu unutma….