Uzun zaman olmuş kitap öneri yazısı yazmayalı. 🙂 Kitap okumaya ara verdiğimden değil, okumaya hızla devam. Ama daha çok instagram hesabımdan paylaşımlar yapıyorum. Burayı zaman zaman atlıyorum.

Son okuduğum kitabım, “Kitapları Fazla Seven Adam” ile ilgili söylemek istediklerim var. Ama öncesinde kafamda gezinen bir deli soruyu da paylaşmak isterim. Kitapevlerini her gezişimde yeni çıkan yüzlerce kitabın arasında bazen telaşa kapılıyor, tüm bunları nasıl okuyacağım, bu kadar çok kitap eskiden de  yazılıyor mu diye düşünüyorum. Geçenlerde yayınevinden bir tanıdığım aynısı söyledi; “Çok kitap çıkıyor Çiğdem Hanım, çok sayıda yeni yazar ve yeni kitaplar var.”

Ustalar da yazmaya devam ediyor tabi (Mutlaka etmeli zaten, onlara çok ihtiyacımız var) Evet, gerçekten de çok kitap çıkıyor piyasaya. Bu çok ama çok güzel bir şey. Yani yazmayı çok seviyoruz. Yazmayı sevdiğimizi en çok da sosyal medya hesaplarından anlıyorum.  Çok fazla içerik üretiliyor artık. Uzun uzun yazıyoruz.

Peki, bu kadar yazmayı seven bir toplum olmamıza rağmen neden az okuyoruz? Neden ülke olarak okumada an alt sıralardayız.? Neden bazı tür kitapları çok okuyor, bazılarını hiç elimize bile almıyoruz. ?

Bunlar sadece benim kafamda gezinen sorularım!!

Okuduğum kitaba gelince; kitapları çok seven bir adam düşünün,  eski antik kitaplar, özel baskılar, ilk baskılar, özel imzalılar, eski kitaplar. Ve bunların koleksiyonunu yapan, ama bu koleksiyonu yaparken de yeterli parası olmadığı için gördüğü yerden çalan kitabı bir adam. Üstelik kendince de çok haklı. Yani kitapları seven insanlardan bu kitapları esirgemek, yüksek fiyatlara satmak doğru bir şey değil ona göre. O da en doğrusunu yapıyor, kitapları çalıyor. Bunun yüzünden pek çokkez hapse girmiş olmasına rağmen hem de. Ama o halen doğru şeyi yaptığını düşünüyor. Bir de onu yakalamaya yemin etmiş bir  kitap dedektifi var. Aynı zamanda eski kitapları satan bir kişi.

Aslında kitabın çok sürükleyici, heyecanlı bir konusu yok. Yani aslında bana göre öyle polisiye bir kitap değil. Bu kendi düşüncem ama ben okumayı çok sevdim. Ve kitap sevgime farklı bir açıdan bakmayı öğrendim. Bir de kitap kültürünüz artıyor. Özellikle yabancı yayınlar ve edebi eserle konusunda oldukça bilgi var.

Eskiden okuma listemdeki kitaplar bitmeden diğer istediğim kitapları almazdım, dayanamadığım birkaç kitap olurdu ama kendimi tutar, beklerdim Bu kitabı okuduktan sonra artık bunu yapmama kararı aldım. Hatta bu yazıyı yazımdan önce iki kitap aldım kendime 🙂 Çünkü istediğim, merak ettiğim bir kitabı satın almak, evimde bir köşede bulunduğunu görmek bana mutluluk veriyor.  Okuma mutluluğunun dışında bir şey bu. Ve ben bu mutluluğu bekletmek istemiyorum.

Kitap koleksiyoncularının bir çoğu satın aldıkları kitapları okumazmış bile. Sahip olmak, ona dokunmak ve seyretmek en büyük mutlulukmuş onlar için. Bunu öğrendim kitabı okurken.

mühendis anne, blogger anne,adanalı blogger anne

Bir de koleksiyonların,  ait oldukları koleksiyon sahibi kişilerin karakterlerini yansıttıklarını da öğrendim.

Kitapları, edebiyatı çok seven biri iseniz bu kitabı keyifle okuyabilirseniz.

Not: Bir sonraki yazı, kızımın keyifle okuduğu  Fatih Erdoğan’ın yazmış olduğu “Sihirli Kutu” kitabı için olacak. 🙂 Çok sevmiş kızım, “Macera dolu bir kitap Anne” dedi. 🙂 

 

Yazar Hakkında

admin

Yorum Yaz