Ben her türlü kitabı okumasını severim. Yeri gelir bir aşk romanı okurum yeri gelir bir biyografi. Bazen canım felsefe okumak ister bazen de şiir. Keyif veren eylem “okumak” olunca ne tür okuduğunuzun bir önemi kalmıyor çoğu zaman. Ya da o günkü ruh haliniz belirleyiciniz oluyor. Ben çoğu zaman elimde “Alacağım Kitaplar Listesi” ile girdiğim kitapevinden çok farklı kitaplarla çıkmışımdır.
Geçenlerde de yine böyle alacağım bir iki kitap varken rafta duran Aslı Bastıyalı’nın “Gülmek İyileştirir” kitabı dikkatimi çekti ve hızlıca o günkü alışveriş listeme giriverdi. Bu kitaba beni çeken en temel şey ise “yaşanmışlık” oldu. Yaşanmış hikayeleri okumayı ayrı seviyorum ben. Her bir hikâye tıpkı deniz feneri misali gibi bana ışık tutuyor. Hikayenin her satırından cımbızla seçtiğim sözler benim hikayeme yol gösteriyor.
Aslı Bastıyalı, kızı Bahar’ın lösemi tedavisi sırasında yaşadıklarını ve yaşananların onlara neler kattığını anlatmaya çalışmış bu kitabında. Zor bir sürecin üstesinden gelen güçlü bir anne ve güçlü bir ailenin hikayesi bu. Bir günde değişen hayatlarından öğrenilen ve deneyimlenen pek çok şey var bu hikayede.
Kitabı okurken kimi yerde ağladım, kimi yerde gülümsedim. Lösemi tedavisi görmüş küçük bir kızın hikayesinde neye gülümsüyorsunuz diye sorabilirsiniz. Ben, o sevgiye gülümsedim, hayata duruşa gülümsedim, kazanılan mücadeleye gülümsedim. Ben gülmenin mucizevi iyileştirici gücüne gülümsedim.
Kanserle geçen sene bizim de haşır neşirliğimiz oldu. Kendisi bize de yabancı değil. Evimize istenmeyen davetsiz misafir olarak geldi ve başköşeye oturdu. Kendi her ne kadar misafirliğinden memnun olsa da biz onu geri göndermek için elimizden geleni yaptık. Kızkardeşimin ve ailesi olarak bizlerin bir yılını aldı ama sonunda ait olduğu yere gönderdik. O bize kıs kıs gülerken son kahkahayı ona biz attık.
Aslı hanımın dediği gibi, gülmeyi başarabiliyorsan, onunla yaşayabilirsin. Kendi hikâyemizde çoğu zaman biz de bunu yapmaya çalıştık. Gülmek mucizevi bir şekilde iyileştiriyor, pozitif bir güç katıyor. Başka türlüsü sizi tünelin ucuna, ışığın olduğu yere götürmüyor.
Aslı hanım tabii inandığı şeyin peşini bırakmamış ve kızı tamamen bu hastalıktan kurtulduktan sonra Gülmek İyileştirir Derneği‘ni kurmuş. Derneğin ilk hedefi de kanser hastaları ve yakınları olmuş.
Kitabın son sayfasını okuyup kapattığımda, hayata daha farklı bir gözle bakmayı bir kez daha hatırladım. Ve ayrıca artık bir şeyden çok net emindim; yarım kalmış projemi tamamlamak. Daha denemeden olumsuz sonuçlanacağını düşündüğüm şeye en azından “deneme cesaretini” göstermek. Bunu kendime borçluyum. Aslı Hanım’a bunun için ayrı bir teşekkür borcum var. Nedir bu proje derseniz? Şimdilik buradan yazmayayım. Bu yazının konusu değil.
Gülmekten vazgeçmeyin dostlar. En azından kendimize bunu borçluyuz.
Ve kitapta da altını çizdiğim cümle gibi;
İnsan bazı şeylerin ne kadar önemli olduğunu ancak başına geldiğinde anlayabiliyor.