Son bir yıldır falan hayatımda epey bir değişiklik yaptım. Bu değişikliğin bir de kuluçka dönemi vardı ki, bu dönem de yaklaşık 2 yıl sürdü. Hayatımdaki değişiklikleri yapmamın en büyük nedeni daha huzurlu ve daha verimli olmaktı. Çünkü kuluçka dönemine geçiş aşamasında şunu çok iyi anlamıştım ki, yoğun olmak, bir sürü şeyle aynı anda uğraşmak sizin verimli olduğunuzu göstermiyor. Bir de üstelik sizi hiç ama hiç mutlu etmiyor.
Kolay olmadı bu değişim, dediğim gibi kuluçka dönemi bile 2 yıl sürdü. Ama şimdi geriye dönüp baktığımda iyi ki de yapmışım diyorum. Geçen hafta bir arkadaşıma da anlattım; artık çok daha verimliyim ve daha çok odaklanıyorum. Yoğunluğumu yönetebiliyor, gereksiz şeylerin ve benim dışındaki kişilerin benim bu yoğunluğumu yönetmesine izin vermiyorum. Bu da beni daha verimli ve huzurlu yapıyor.
Bu değişim sürecinde okuduğum kitapların da bende önemli katkıları var tabii. Çok kitap okudum, okuduklarımı hemen hayata geçiremedim ama bir şey fark ettim ki, o okuduklarınız zaten bilinçaltına yerleşiyor ve zamanı gelince de yüzeye çıkıp sizi yönlendiriyor. O yüzden de okumaktan hiç vazgeçmeyin.
Geçen hafta okuyup bitirdiğim “Zerre, Bir Seyr Yolcusu” kitabını da bu değişim sürecinde okumak bana çok iyi geldi. Yolculuğuma ışık tuttu ve bazı sahneleri daha net görebilmeyi sağladı. Çünkü yapacağım ve değiştireceğim daha çok şey var. Ben yolculuğumun sadece başındayım.
Kitap, Destek Yayınlarından çıkan bir kitap ve yazarı da Mehmet Resul Ayun. Yazarı hiç tanımıyordum, kitabı okuyunca kendisi ile ilgili ön bir araştırma yaptım ve Reiki ve Enerji konusunda eğitimler veren bir kişi olduğunu öğrendim.
Kitapta altını çizdiklerim çok oldu. Mesele bu cümlelerin altını çizmek değil aslında, zihne bunları kazımak. Yani aslında kitapta altını çizdiklerim, zihnime işlediklerim.. Tıpkı bir kanaviçe işi gibi.
Kitap şöyle güzel, böyle güzel demeyeceğim bu sefer. Okurken çok keyif aldığım ve çok şey öğrendiğim bir kitap oldu. Dediğim gibi kendi yolculuğuma ışık tuttu. Zihnime işlediklerimin bir kısmını buradan sizlerle de paylaşmak istiyorum. Zaten o zaman bu kitabı okuyup okumayacağınıza, arayışınıza bir yol olup olmayacağınıza siz karar verirsiniz.
İşte Altını Çizdiklerim;
“Merak bir arayıştır. Yeniyi, farklıyı, sıra dışını, olağanüstüyü. Yenilik arayışı mera ile aynı potada erir. Varoluş sadece yenilik üzerinde gelişebilir. İşte bu yüzden yaratıcı kendine olan merakı, hayreti sürekli canlı tutabilmek için böyle yaratmıştır.”
“Zihin, gergin durumda en çok endişe ettiği şeyi yaratır. Yani zihin, korkudan korktuğu için korkuyu yaratır. KORKU PARADOKSUdur bu.”
“İnsan, her daim kendini doğuran varlıktır. Gördüğü, baktığı, anladığı, fark ettiği, hatırladığı hem her şeydir hem de hiç biridir.”
“Ne kadar anlatırsan anlat, o anlayabildiği sen anlatabildiğin kadar olacak. Ne kadar konuşursan konuş, o dinleyebildiği sen dinletebildiğin kadar olacak.”
“İyi insan her zaman mutlu değildir, ama mutlu insan her zaman iyidir. Toplum insanın iyi olmasını ister, ama insan mutlu olmayı…”
“Farkındalık, aranacak değil, “var”ılacak şeyin ta kendisidir.”
“Marifet gözden çıkıp ÖZ’e varmakta.”
“Zamanın varlığını ilk ne zaman fark ederiz? “Bir şeyleri kaçırmanın” verdiği o acıyı ilk hissetmeye başladıktan sonra…”
Bu kitabı okumak istiyorum, çünkü 4 gün önce 40 yaşıma girdim ve artık dingin ve görüş açısı geniş bir şekilde yaşamak istiyorum.
Elimde avucumda bir tanecik hayatım var keyifle yaşamak istiyorum.
Bu yaşıma kadar kendimi çok ihmal etmişim, kendimi yaşamak istiyorum