İnsanoğlunun para ile ilişkisi hep bir garip olmuştur. Kimisi parayı sevmiştir, onu bağrına basmıştır, sıkı dost olmuştur. Kimisi de parayı kötülükle ilişkilendirmiştir; çok kazanan onu mutlaka hak ederek kazanmamıştır, işin arkasında dolandırıcılık, kara para aklama gibi ne kadar dalavere varsa hepsi vardır. Emek ile alının teri ile çok para kazanmak mümkün değildir.  Bu anlayıştan dizilere çok konu çıkıyor, tek faydası bu sanırım!:)

Kimisi paraya bir miras kaynağı olarak bakmıştır. Zenginler de zaten hep mirasla zengin olmuştur, annen baban zenginse sen de zenginsindir ve hep zengin olarak kalacaksındır. Karşılıklı dost muhabbetlerinde, aile içindeki dertlenme seanslarında konu hep buraya gelir. İstenilen paraya ulaşılamamasının nedeni zengin olmayan anne ve babalarımızdır. Anne – baba yaktın bizi!

Paraya toplum olarak da hiç saygıyla yaklaşmadık aslında. “Elinin kiri” dedik, çok paranın mutluluk değil dert getireceğine inandık. “Paran çok olur ama bu sefer de sağlığın iyi olmaz” denilen sohbetlere şahit olduk. Kısacası çok paradan korkmamız gerektiğine inandırılarak büyüdük. Bu arada, Para=Hastalık denklemini bulan bilim insanını arıyoruz, Nobel ödülünü almaya henüz gitmemiş:)

Tüm bunların içinde “Mutluluğu parayla satın alamazsın” söylemine tutunduk, doğruladık, hak verdik.  Oysaki para amaç değildi sadece bir araçtı. Mutlu olmak için de bir araçtı. Elbette paraya gerek duymadan yapacağınız basit şeyler de size mutlu edecek ama para ile de yapacağınız çok şey var. Mesela ben sahilde yaz kış boyunca yaşayacağım bir evim olsun istiyorum, henüz param buna yetmiyor, olunca inşallah olacak, bakın bendeki mutluluğu:)

Para ve mutluluk arasındaki ilişkiyi incelemek için yapılan bir araştırmayı geçenlerde dinleme fırsatım oldu. Araştırma ilk önce Kanada’da bulunan British Columbia Üniversitesi’ndeki bir kampüste yapılıyor. Öğrencilere bir deneye katılıp katılmak istemedikleri soruyorlar, “Evet” diyenlere bir zarf veriyorlar. Zarfın içinde ise para var. Bazılarına 5 dolar veriliyor ve bu parayı akşama kadar kendileri için harcamaları isteniyor. Bazılarına ise 20 dolar veriliyor ve bu sefer bu parayı başkaları için harcamalarını istiyorlar. Günün sonunda deneklerle tek tek iletişim kuruluyor, parayı nereye harcadıkları ve onları mutlu edip etmedikleri soruluyor. Alınan cevaplara bakıldığında ise başkaları için para harcayanların (evsizlere yardım edenlerin, ya da bir çocuğa oyuncak alıp onu gülümsetenlerin) daha çok mutlu olduğu olduğu görülüyor.

Bu arada bir ilginç nokta da  kendilerine para harcayanlar ile  başkalarına da para harcayanların alımlarında ortak bir şey var, Starbucks kahve:)

Aynı çalışma bu sefer Uganda’da yapılıyor. Hem kültür hem gelişmişlik düzeyi farklılıklarını çalışmada ölçmek istiyorlar. Orada da bir deney yapıyorlar ve insanlara soruyorlar; “Kendine veya başkasına para harcadığın son zamanı düşün, seni ne kadar mutlu etmişti

Kültür farklılıkları elbette harcamaları da değiştiriyor. Kanada’da başkası için para harcayanlar içinde arkadaşına bir kahve ya da annesine bir hediye alanlar olurken, Uganda da parasını başkasına harcayanların içinde oğlu sıtmaya yakalanan bir arkadaşına tıbbı destek amaçlı olarak para veren olduğu görülüyor.  Kültür ve gelişmişlik düzeyi harcamaları da değiştiriyor elbette.

Nihayetinde para ile mutluluk arasındaki esas ilişki aslında doğru harcamakla ilişkili, araştırma bunu ortaya koyuyor. Başkaları için çok ufak tefek bile olsa bir şeyler yaparsanız, daha iyi bir toplum ve daha güzel bir dünya için bir şeyler yaparak harcarsanız sizi daha çok mutlu edecektir.

Gallup Organizasyonun küresel çaptaki verileri de bu minik araştırmayı destekliyor. İnsanlara soruyorlar; Bir hayır kurumuna bağışta bulundunuz mu? Ve hayatta genel olarak mutlu musunuz? İki şey arasındaki ilişkiyi görmek isteniyor ve çıkan sonuç şaşırtıcı değil, pozitif bir ilişki var.

Yani zengin olmakta korkulacak bir şey yok, piyangodan çok para çıkınca da “Eyvah ben şimdi mutsuz mı olacağım” demeyin, paranızı  başkalarını da mutlu edecek şeylere harcarsınız hem siz hem de başkaları mutlu olur. Bu dünyada güzel izler bırakırsınız.  Yani sorun paranız olmada değil onu yanlış harcamakta:)  Sadece kendinize harcarsanız mutsuz olursunuz.

Bu arada ne kadar paranız olduğu da önemli değil, yani zengin olmayabilirsiniz, imkanlarınız kısıtlı olabilir ama elinizdekilerle başkaları için çok küçük de olsa yapacağınız şeyler sizi daha mutlu edecektir.

Bu arada aynı çalışmayı iş dünyasında da yapmışlar, bazı şirketlerdeki satış takımlarında bu sosyal deneyi uygulamışlar. Sonuç elbette şaşırtıcı değil,; başkalarına para harcayan, yardım eden takımların daha çok satış yaptığı ve daha çok mutlu olduğu görülmüş. Toplum yanlısı olan takımlar daha çok satış yapıyor, şirketler bilginiz olsun:)

Bu arada araştırmayı dinlediğim TED konuşmasını da buraya bırakayım, bu yazıyı bu konuşmaya borçluyum.

Yazar Hakkında

admin

Yorum Yaz