Girişimciler İçin Nakit Akışının Önemi

Üniversite’de okurken derslerimde genel olarak başarılı bir öğrenciydim. Çünkü düzenli çalışır ve ders sırasında da düzenli notlar alırdım. Aldığım düzenli notlar benim en büyük yardımcımdı. Aslında mesele elinizde yazılı notlarınızın olması da değil, o notları sizin yazıyor olmanız önemli. Çünkü not alırken gerçek anlamda dinliyorsunuz ve öğreniyorsunuz. Yazmak öğrenmenize destek veriyor. Yani, başka arkadaşların notları da kurtarıcıdır benim not almama gerek yok, demeyin gençler 🙂

Tüm bu düzenli ders çalışma alışkanlığıma ve aldığım düzenli ders notlarına rağmen 4 yıllık lisans hayatım boyunca bütünlemeye kaldığım yine iki ders oldu.  Bunlardan biri ilk yıl gördüğümüz teknik resim dersiydi. Çizmek ile aram hiç iyi olmamıştı ve bundan dolayı da derse korkuyla girerdim.  Başarısız olmaktan, bir makine parçasının önden, yandan, üstten teknik çizimini tam anlamıyla doğru bir şekilde çizememekten çok korkardım.

Korkarak girdiğim dersten de elbette başarısız oldum. Çünkü korkmak, potansiyelimi keşfetmeme engel oluyordu. O zamanlar bunun farkında değildim ve aslında bu farkındalığa ulaşmak için de bu deneyimi yaşamak zorundaydım. Bunu şimdi daha iyi anlıyorum.

Bütünlemede çok sıkı çalışarak geçtim bu dersten. Ama uzun bir süre de çizmeye karşım olan tedirginliğim hep devam etti. Sonrasında bunu aştım. Şimdi çizmeyi çok seviyorum, çok yetenekli olmasam da seviyorum 🙂

Bütünlemeye kaldığım ikinci ders ise maliyet muhasebesiydi. Endüstri mühendisliği bölümünde okuyanlar bilirler, biz her dersi görürüz 🙂 Muhasebe dersini de sevmemiştim. Bu sefer korku yoktu, sevmemek vardı. Ve elbette, sevmediğin bir konuda da başarısız olma ihtimalin yüksektir bilgisini bizzat yaşayarak öğrendim. Sınıfın çoğunluğu ile birlikte ben de bütünlemeye kalmıştım.

Yine çok sıkı çalışarak bütünlemede geçtim, çünkü son yılımızdı ve mezun olmam gerekiyordu. Ama muhasebeyi sonrasında da hiç sevemedim ve çalışma hayatımda bana ne işe yarar ki bu bilgiler diye kendi aklımca sohbetler yaptım. Ta ki Adana Üniversite Sanayi Ortak Araştırma Merkezinde yöneticilik yapmaya başlayıncaya kadar. Merkezin gelir-gider yönetimi, bütçe faaliyetleri, alacak-borç işlemlerinin takibi bendeydi. Ve evet, mali müşavirimiz ile en çok görüşen bendim merkezde.  O dönem bu işi sevmek zorunda olduğumu anladım çünkü finans yönetimi her şeyin temelindeydi. Mentorluk yaptığımız girişimcilere de aynısını anlatıyorduk çünkü. Yöneticilik yaptığım yıllarda tüm muhasebe bilgilerimi yeniden güncelledim. Ön muhasebe tuttum.  

Ama öğrendiğim en iyi şeylerden biri de nakit akışıydı. Bunu Koral hocama borçluyum; bana o göstermişti ve basit bir excel tablosunda bile nakit akışını hazırlayabileceğimizi ve bu akışı her gün güncellememiz gerektiğini anlatmıştı bana. İnsan yaşayarak daha iyi öğreniyor, okulda derste gördüğümüz bir kavramı yıllar sonra deneyimleyerek daha iyi öğrenmiştim. Ve evet, gerçekten de finans yönetiminde nakit akışını bilmenin önemi çok büyük.

Bugün girişimcilerle birlikteyken de onlara hep bunu söylüyorum, nakit akışını mutlaka yapın. İşletmenize girecek ve çıkacak olan nakitin resmini görün. Hangi günlerde, hangi aylarda dar boğaza girebileceğinizi önceden bilin ve ona göre tedbirlerinizi alın. Şirketiniz kar edebilir ama nakit akışı sıkıntısı yaşayabilirsiniz. Belki de maaşları bile yatıramayacağınız bir ay sonu sizi bekliyordur. Bunu önceden bilmeniz ve görmeniz gerekir.

Ve ayrıca her girişimcinin mutlaka bir finans okuryazarlığı da olmalı. Mali müşaviriniz ile muhasebe departmanınız ile aynı dili konuşabilmeniz gerekir.

Bu hikâyemden bir de üniversitede okuyan gençlere bir notum var; gördüğünüz tüm derslerin çalışma hayatınızda bir yeri var. Bu ders ne işime yarayacak demeyin. Ve hatta derslerinizin dışında sizin kariyerinize destek sağlayacak farklı konularda da eğitimler alın, yeni şeylerin mutlaka öğrenin. Ve elbette düzenli notlar almayı da ihmal etmeyin. 🙂

Yazar Hakkında

admin

Yorum Yaz