Kızım 10 yaşında ve hatta 3-4 ay sonra 11 yaşına adım atacak. Bir süredir ondaki değişimleri gözlemlemeye başlamıştım aslında. Düşünceleri, duyguları, tepkileri, soruları onun değişiminin bir göstergesiydi. Fakat yakın bir zamana kadar bu değişimlere endişe ile bakmadım hiç. Hatta büyümesini izlemek benim için keyif. Beraber bazı şeyleri yapabiliyor olmak, aynı filmleri izleyebilmek, kendi kitaplarını kendi seçmesi, bazı konulardaki sohbetlerimiz inanın çok büyük mutluluk benim için. Ara ara tartışmalarımız oluyor elbette. İsyan halleri, ayağını yere vurmalar, çok çabuk ağlamalar. Ama dediğim gibi bebekliğinden bu yana farklı evreler geçirdik zaten. O yüzden de bu değişimler beni yakın zamana kadar korkutmadı.
Yakın zamana kadar dedim, çünkü bundan birkaç ay önce bir arkadaşım ile sohbet ederken konu kendi çocuğu ile yaşadıklarına geldi. Kızımdan 3-4 yaş büyük bir çocuğu vardı ve ergenlik dönemi ile ilgili yaşadığı sıkıntıları anlattı bana. Zorluklar yaşıyorlardı, çaresiz kalmışlardı ve bir psikologdan da destek alıyorladı. Bana söylediği şey şu olmuştu, “Çiğdem Allah yardımcın olsun, seni çok zor günler bekliyor“.
Doğrusunu söylemek gerekiyorsa bu konuşmadan ve bu uyarıdan sonra korkmaya başladım, endişelenmeye başladım. Kızımın değişimlerine, davranışlarına bu sefer, “Eyvah, bunlar ergenlik sinyalleri” diyerek bakıyordum. Ve kızımla olan çatışmalarımız daha farklı bir hal haldi. Tepkilerim değişti. Çaresiz hissettim kendimi. Oysaki bir önceki durumda kendimi hiç çaresiz hissetmemiştim. Çaresiz hissetmediğiniz zaman çözümler çok çabuk oluşuyor.
Aslında değişen bendim.. Benim bakış açım değişmişti.
Geçen haftalarda katıldığım Adana Çocuk Olmak ekibinin düzenlediği “Ergenleri Anlamak” seminerinde psikolojik danışmanın anlattığı şey tam da buydu aslında. Ergenlik bir dönem. Tıpkı bir bebeklik dönemi, iki yaş dönemi, yetişkinlik dönemi ve yaşlılık dönemi gibi. Her dönemin kendine özgü durumları var. Yani bunların içinde Ergenlik dönemini büyük bir sorun dönemi, korku dönemi olarak görmeye gerek yok. Evet, bu dönemde çocuklarımız kimlik arayışına giriyorlar. Yapmamız gereken şey de bu dönemde onların yanında olmak, onları anlamak. Bir anne ve baba olarak onlara destek olmak.
Çok güzel bir tanım da kullandı bu dönem için.Gemi artık limandan ayrılıyor. Halatlarını gevşetiyor ve kendi keşif yolculuğuna çıkmaya hazırlanıyor. Bu yolculuk için de kendini tanımaya çalışıyor.
Kendi ergenlik dönemimi düşünmeye çalıştım bir ara, çok bir şey hatırlayamadım ama içime kapanmıştım o dönem. Sessizdim, çok dışarı çıkmazdım. Bedensel değişimlerim benim için zordu. Bu dönemde annem benimle hep sohbet ederdi. Birlikte yemeğe çıkardık, sinemaya giderdik. Arkadaşlarım vardı ayrıca. Onlarla bir araya gelip sohbet ederdik. Sanıyorum bu dönemde en büyük destekçim annemdi. Erkek kardeşim bu dönemi daha isyankar bir şekilde atlattı. Gizli gizli arkadaşlarıyla kanalda yüzerdi, sigara içmeye başlamıştı. Sesini yükseltirdi. Yumruklarını konuşturdu. Ama annem yine onunla sakince konuşurdu, ona sarılırdı.
Seminerden sonra içim daha rahat artık. Kızımın değişimlerini keyifle izliyorum. İlerde farklı şeyler yaşayacağız biliyorum. Ama bu farklı şeyler için sanıyorum hazırım. 🙂