Çok değil, bir iki ay önce işle ilgili bir toplantıdayım, ev sahipliği yapan kurum bir yemek de organize etmişti, öyle olunca öğle yemeğinde katılımcılarla hep birlikte yemek yedik ve sohbet ettik. Oturduğum masada tanıştığım kadınlı erkekli birkaç kişi ile sohbet ederken konu anne ve baba olmaya geldi. Masadaki genç erkeklerden ikisinin de henüz çocukları yoktu, daha doğrusu baba olmamışlardı. 2- 3 yıllık evlilerdi ama eşleri ile birlikte aldıkları ortak karar doğrultusunda henüz çocuk sahibi olmak istemediklerini, biraz daha özgürce yaşamak istediklerini belirttiler. Eşleri de böyle düşünüyormuş.
Anne ve baba olmanın zorlukları, getirdiği sorumluluklar, hayatın nasıl da 180 derece değiştiği, gezip görmenin bir süre ertelenebileceği, maddi yükü vesaire derken ne kadar olumsuz düşünce varsa hepsi gündeme geldi.
Biraz dinledikten sonra dayanamadım ve sonunda şunu söyledim, “Anne ve baba olmak dünyanın en güzel şeyi.. Onun size “seni seviyorum” demesi ile zaten söylediğiniz hiçbir şeyin önemi inanın hiç kalmıyor. Siz dünyanın en mutlu insanı oluyorsunuz.”
Böyle düşünüyorum ama evlendikten sonra ben de bir süre aynı düşünce ve korkuya sahiptim. Kızım Çizdi Ben Yazdım kitabımda tüm bu hikayeyi ve yaşadıklarımı anlattım.
Anne olduktan sonraki hayatıma şimdi bakıyorum da, bundan önceki hayatım evet daha özgürceydi, evet daha sakindi, evet daha ben odaklıydım.. Kariyerim her şeyden önemliydi.
Ama ben şimdi daha sevgi doluyum… Bu sevginin bana kazandırdığı ayrı bir özgürlük ve mutluluk var. Yeniden kendimi keşfettim. Evet, halen zorluklar yaşıyorum. İstediğim herşeyi öylesine pat diye yapamıyorum çünkü düşünmem gereken bir evladım var. Almak istediğim şeyleri hemen alamıyorum çünkü önce evladım ve onun ihtiyaçları var… Ama o sevgi var ya o sevgi tüm bunları önemsiz kılıyor. Ve siz hiçbirini umursamıyorsunuz..
Çocuğunuzun size sarılışı, “İyi ki varsın, iyi benim annemsin/ babamsın” demenin mutluluğu hiç birşey ile satın alınamaz inanın.
Onun her bir göz yaşını teselli edişinizin, “Ben yanındayım korkma” demenin size verdiği gücün kaynağı sonsuz..
Onunla yapılan tatillerin, gezilerin ve keşiflerin keyfi ayrı bir güzel..
Yapılan kavgalar bile daha anlamlı..
Ve en önemlisi çok şey öğreniyorsunuz, hayattan ve çocuğunuzdan. Mutlu olmayı yeniden keşfediyorsunuz.
O yüzden anne (ya da baba) olmayı erteliyor, korkuyor, ya da kendinizi hazır hissetmiyorsanız hiç korkmayın ve o sevgiyi hemen kucaklayın. İnanın dünyanın en güçlü insanı oluyorsunuz.
Ama şunu da eklemek isterim ki, her kadının anne olma veya her erkeğin de baba olma zorunluluğu da yok. Bu bir seçimdir, bu bir karardır.. Bu kararı duyanlara da sonuna kadar saygılı ve anlayışlı olmak lazım. Ben böyle düşünüyorum.
Anne ve/veya baba olmayı hiç düşünmeyen arkadaşlarım var. Onlarla konuşuyoruz, hayata farklı açıdan bakıyorlar. Ve bun onların tercihi ve yaşamı.. Bir gün bir kız arkadaşıma, “Aslında hamile kaldığında tüm bu duyguların gidecek” demiştim. Ama dedim ya anne olmak da baba olmak da kişilerin kendi kararıdır.
Ama eğer içinizde anne ya da baba olmaya dair bir korku, bir tedirginlik varsa, acaba? diye soru işaretleri kafanızın ve yüreğinizin içinde dolanıp duruyorsa ve hep ertelemelerle hayatınızı yaşıyorsanız, hiç korkmayın, o sevgiyi ve mutluluğu kucaklayın..