Şöyle bir düşünün; bir ağacınız var ve günün sonunda uykuya geçmeden öce bu ağaca endişelerinizi asıyorsunuz. Ağacın her bir dalında ise bir hayvan yaşıyor ve bu her bir hayvanın görevi ise farklı. Yani endişelerinizin türlerine göre onlardan yardım istiyorsunuz. Bu sizin Endişe Ağacınız…

Küçük Juliet Jenifer Jones (JJJ) da büyükannesinin eski odasına taşındığında buluyor endişe ağacını. Bir duvara resmedilmiş ağaç çok ilgisini çekiyor. Zaten kendi de sürekli endişeli olan, yaşadığı endişelerden dolayı da kimi zaman tırnaklarını yiyen, kimi zaman da kaşınmaya başlayan bir çocuk. Evde yaşanılan her sorunun kaynağının da kendisi olduğunu düşünüyor. Sürekli bir kaygı ve endişe hali söz konusu yani.

Büyükannesinin küçük bir çocukken, endişelerinden kurtulmak için bulduğu bu yolu, yani Endişe Ağacını kendi de kullanmaya başlıyor. Zaten ona bunu yönlendiren de büyükannesi. Günün sonunda ağacın her bir dalına ve o daldan sorumlu minik hayvana endişesini teslim ediyor. Böylece omuzlarından kalkan büyük bir yükle rahat bir uykuya geçiyor, endişelerinden kurtuluyor.

Juliet, Gwyneth’in boynuzlarını okşayıp endişesini baş ve işaret parmağının arasına alarak ağaca astı. Kendini çok daha hafiflemiş hissederek gece lambasını söndürdü. “Hiç olmazsa arkadaşlarımla ilgili bir endişem yok” dedi başını yastığa koyarken.

Kızım “Endişe Ağacı” kitabını bitirdiğinde ben kendi elimdeki kitabı okumaya devam ediyordum, “Anne kitabımı bitirdim, çok güzel bir kitaptı” dedi. Doğrusu benim de merak ettiğim ve hatta kızımdan sonra okumayı planladığım bir kitap olan Endişe Ağacını kızıma ben almıştım.  Kızım, kitabı bitirince kısaca bana kitaptaki bu ağaçtan bahsettiğinde merakım daha da arttı ve elimdeki kitabı bir köşeye bırakıp bu kitabı okumaya başladım. Ve bir çırpıda da bitirdim. 🙂

Kitabın içindeki olaylar, Juliet’in yaşadıkları, çılgın ve yaratıcı kızkardeşi, büyükannesi, araştırmacı ve mucit ruhlu babası ile psikolog annesi; hepsi de sizi alıp götürüyor. Hem düşünüyorsunuz hem de gülüyorsunuz.

7 yaş üstü her çocuğun okuyabileceği bu kitabı bence tüm yetişkinler de okumalı.

Kitabın yazarı ise Marianne Musgrove ve kendisinin de  ilginç bir hikayesi var; ilk romanını onbir yaşında yazmış ama yayınlanmış ama takdir görmüş. Üstelik, Kral VIII. Henry’nin kütüphane müdürünün soyundan gelen birisiymiş. Endişe ağacı da yayınlanmış ilk romanıymış. Kitap, Altın Kitaplar yayınevinden çıkan bir kitap.

Ben yazarın hayalgücüne ve yazım diline bayıldım. Sizi hem güldürüyor hem de düşündürüyor.

Kitabın bir cümlesi beni çok etkiledi;

Bir şeyin sihirli olmaması, içinde sihir barındırmadığı anlamına gelmez…

Hepimizin bir endişe ağacı olmalı aslında. Günün sonunda o biriktirdiğimiz tüm endişelerden kurtulmak için bu ağaçtan destek almalıyız. Günün sonunda yatağa girdiğimizde bizi yorgun düşüren, sanki üzerimizde bin ton yük varmış gibi hissettiren şey endişelerimiz. Onlardan kurtulmadığımız sürece, sağlıklı düşünüp karar vermek mümkün değil. Kendini güvende ve huzurlu hissetmek de.

“Juliet o gece yatağa girdiğinde, kendini yorgun ve uykulu hissediyordu. İnsanların kendilerini endişe yükünün altında ezilmiş gibi hissettiklerini söylediklerini duymuştu ve artık bunun ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu. Kolları öylesine ağırdı ki, üstünü zorlukla örtebildi. Kendini sanki kalbi bir denizin dibine demir atmış gibi hissediyordu.”

Tüm endişelerinizden kurtulacağınız bir gün olması dileği ile… 🙂

 

Yazar Hakkında

admin

Yorum Yaz