Yeni yıla girmeye birkaç gün var, bir masada eşim ve onun arkadaşlarıyla oturmuşuz sohbet ediyoruz; konu “Milli Piyangodan para çıkarsa ne yaparız“a geldi. Eşim de dahil olmak üzere masadaki tüm erkekler para çıkarsa işi bırakacağını, hayatının sonuna kadar tatil yapacağını, yan gelip yatacağını, işi gücü bırakacağını söyledi. Ne bir sorumluluk, ne bir problem yani… “Yan Gel Yat Dünya” modeli yani. 🙂 Sonra sıra bana geldi, gönlümden geçeni hemen söyledim; para çıkarsa hayalimdeki işi yapacağımı, kafam daha rahat çalışmaya başlayacağımı, yani sevdiğim işi herhangi bir geçim kaygısı olmadan yapacağım dedim. “Ne çalışması Allah aşkına” dediler. 🙂 Güzel bir ev, rahat bir yaşam, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacaksın, sürekli tatil, bakıcılar, yardımcılar… Yok bana ters bunlar dedim. 🙂 Ters gerçekten… Zengin de olsam yine çalışırım.
Biz kadınların doğasında var aslında üretmek. Hiç mesleği olmasa bile evde ailesi için, çocukları için bir çok şey üreten kadınlar biliyorum. Bir çocuk büyütmek zaten başlı başına bir iş, bir üretkenlik. Bir insan yetiştiriyorsunuz.
Zaman zaman Kadın – Erkek konusunda konuşulduğunda dayanamayıp düşüncelerimi söylüyorum, bana feministsin diyorlar. Alakası yok, sadece bir kadının köle değil bir insan olduğunu, erkekleri de kadınları da yetiştirenin yine bir kadın olduğunu söylüyorum. Bir kadını döven, ona şiddet uygulayan, taciz eden bir erkeği ise hiç anlamıyorum, kendisini doğuran da bir kadın !!! Aynı şeylerin annesine yapılmasına izin verir miydi? Annesinin de tüm bunları hak ettiğini düşünür müydü? Zaten bunu yapanın da bir insan olmadığı için bunu düşünemeyeceğini sonradan anlıyorum !!!
Bir kadın istediği herşeyi yapabilir, başarılı olabilir. Hatta biz kadınlar bazı işleri daha iyi yaparız. Çünkü bizler işin duygusal boyutunu da düşünürüz. Tek bir noktadan değil, birkaç açıdan bakmasını biliriz. Bundan dolayı çok iyi mühendis de oluruz, avukat da, öğretmen de, yönetici de CEO da.. Fark etmez yani…
Kadınlar çok konuşuyor diyorlar. Çok düşündüğümüz için konuşuyoruz ama hiç susmayan ve sürekli dedikodu yapan erkekleri de gördüm. Çok konuşmanın cinsiyete dayalı bir hususu yok yani. Ve bir kadın zaten susuyorsa ondan da korkun. Bitirmiştir bazı şeyleri..
Trafikte hep kadınlara yüklenirler; her gün trafikteyim ve sürekli araba kullanırım, kötü kullanan kadınlar gördüğüm de kötü araba kullanan erkekler de gördüm. Yani bunun da cinsiyete dayalı bir tarafı yok.
Ne çok icat yapmış, bilime kendini adamış kadın var bir bilseniz, biraz araştırınca hemen görürsünüz. Yani bilim sadece erkeğe has bir konu değil.
Çalışan bir kadın hamile kalınca hemen endişeler başlar, daha artık bu kadından iş yerinde verim beklemeyelim derler. Tam tersi, çalışan bir kadın aynı zamanda bir de anne ise, herkesten daha çok verimli çalışır. Çünkü anneler zamanı iyi yönetirler.
Kızım, iki günce önce bana sordu, “Anne niye Dünya Kadınlar Günü var da Dünya Erkekler Günü yok” dedi. “Onların böyle bir güne ihtiyacı yok” dedim.
*Çocuk yaşta gelinler, dayak yiyenler, tecavüze uğrayanlar, sokak ortasında ya da evinde şiddet gören kadınlar
*Sırf boşandığı için, yeni bir hayat kurmak istediği için öldürülen kadınlar
*Aldatılması hak görülen kadınlar
*Okutulmayan, eğitimi engellenen kadınlar
*İş hayatında cinsiyeti nedeni ile her türlü zorlukla karşılaşan, tacize uğrayan, mobbing uygulanan, sırf hamile kaldı ya da doğum yaptı diye işten çıkarılan kadınlar
*Emeğine değer verilmeyen, yaptığı işi önemsenmeyen, bir köle gibi davranılan kadınlar
Bu kadar şey başımıza şey gelirken, yılın bir günü de hatırlanmak da varsın olsun.
Daldan dala atlamış olabilirim. Ama içimdekileri de dökmem lazımdı.
Dünya Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun.