2015 PISA sonuçları açıklandı ve Türkiye’nin durumu da pek iç açıcı değil. Öncelikle PISA ile ilgili kısa bir ön bilgi vermek gerekirse; PISA, uluslararası bir eğitim değerlendirme testi. Bu testi OECD yürütüyor ve her 3 yılda bir 15 yaşındaki öğrenciler kapsamında yapılıyor. PISA Projesi’nde zorunlu eğitimin sonunda örgün eğitime devam eden 15 yaş grubundaki öğrencilerin; Matematik okuryazarlığı, Fen Bilimleri okuryazarlığı ve Okuma Becerileri konu alanlarının dışında, öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler de toplanıyor.
2015 yılında da 72 ülke ve ekonomik bölgede 15 yaşındaki 540 bin öğrenci arasında yapıldı. Bu 72 ülke ve ekonomik bölgeden 35’ini Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) ülkeleri oluşturuyor. Türkiye de 72 ülke arasında 50. sırada yer aldı ve bir önceki testlere göre de performansının da gerilediği gözlemlendi.
Benim de bir kaynaktan aldığım özet bilgileri aşağıda hemen paylaşayım.
*OECD ülkelerinde eğitim gören öğrencilerin yüzde 7.7’si bilim konusunda testte en yüksek sonuçları aldı. Singapur’da 4 öğrenciden 1’i, Tayvan, Japonya, Finlandiya’da 7 öğrenciden 1’i de bu seviyede.
*20 ülkede ise öğrencilerin sadece yüzde 1’inden azı en yüksek notları aldı. Bu ülkelerden biri de Türkiye. Türkiye’de bu oran yüzde 0,3 seviyesinde. Finlandiya, kız öğrencilerin bilimde erkek öğrencilerden daha başarılı olduğu tek ülke.
*OECD ülkelerinde erkek öğrencilerin yüzde 25’i, kız öğrencilerin yüzde 24’ü ileride bilim ile ilgili bir işte çalışmak istediğini söylüyor. Kız öğrencilerin çoğu sağlık sektöründe çalışmak istediğini belirtirken, erkek öğrencilerin çoğu ise bilişim ve iletişim teknolojilerin ya da mühendislik alanında çalışmak istiyor.
*MATEMATİK: Singapur, Hong Kong (Çin), Makao (Çin) ve Tayvan matematik konusunda başı çekiyor. Japonya’daki öğrencilerin performansı ise OECD ülkeleri arasında en iyisi. Türkiye’deki öğrencilerin matematik testindeki başarı ortalaması OECD ülkeleri ortalamasının altında. Türkiye’nin başarı seviyesi Birleşik Arap Krallığı, Şili, Moldova, Uruguay, Karadağ, Trinidad ve Tobago, Tayland ve Arnavutluk ile benzerlik gösteriyor.
*OKUMA: Singapur, Hong Kong (Çin), Kanada ve Finlandiya okumada en iyi performansı gösteren yerler oldu. İrlanda, Estonya, Güney Kore, Japonya ve Norveç de OECD ortalamasının üzerinde kalırken, 41 ülke OECD ortalamasının altında kaldı. OECD ülkeleri arasında Kanada ve Finlandiya başı çekiyor, Türkiye ve Meksika ise en sonda yer alıyor.
Aşağıdaki tablodan da diğer yıllara göre gerilediğimizi görüyoruz.
Lafı çok uzatmadan bu konu ile ilgili düşüncelerimi de maddeler halinde paylaşmak istiyorum. Bu düşüncelerim hem bir veli, hem bir mühendis ve hem de sanayide yıllarını geçirmiş bir kişi olarak tamamen bana ait.
1) Çocuklarımızın zekâsı ile ilgili kesinlikle hiçbir sorun yok, bilakis çok zekiler. Sadece eğitim sistemimizde onların bu zekâlarını kullanmalarını engelliyoruz.
2) Soru sormayan, aksine başını test kitaplarına gömen bir nesil yetiştirdiğimiz sürece bir yere varamayız.
3) Yaratıcı düşünmeye odaklı, sanayi ile birebir işbirliği yapan bir eğitim sistemi olmalı.
4) Meslek liselerinin önemi artık anlaşılmalı.
5) “Çocuklarımız mühendis olsun, avukat olsun, ünlü olsun, mutlaka çok para kazansın” anlayışından uzak durmalıyız. Çocuk neyi istiyorsa, hangi konuda yetenekli ise o konuda kendisini geliştirmesine destek olmalıyız.
6) Kavramları moda etmekten değil, birebir uygulamaktan yana olmalıyız. Amaç reklam değil, gerçekten birşeyler yapmak olmalı.
7) Anne ve babaların televizyon başında geçirdikleri zamanı azaltıp çocuklarıyla birlikte daha çok etkinlik yapması, birlikte zaman geçirmesi gerekiyor.
8) Kitap okumadığımız sürece temel bilimlerde de başarılı olmayı bekleyemeyiz. Okuma alışkanlığını çocuklarımıza mutlaka kazandırmalıyız. Bunun en temel yolu örnek olmaktır. Yani biz yetişkinler okumalıyız ki onlar da bizi örnek alsın.
9) Sınavların artık çocuklarımızın kendi bilgilerini sınama yerleri değil, anne ve babaların birbirlerine fark atma arenası haline geldiğini düşünüyorum. Acımasızsınız diyebilirsiniz ama ben böyle düşünüyorum.
10) Deneyimleyerek öğrenme modelini daha çok benimsemeliyiz.
11) Ülkemizde atıl durumda olan laboratuvarların daha çok kullanıma geçmesini ve eğitimde birebir kullanılmasını sağlamalıyız.
12) Bilimi çocuklara en eğlenceli şekilde öğretebilmeliyiz. Bilim Adamı, Bilim Kadını yetişebiliyorsa Bilim Çocukları da yetişebilir.
13) Eğitimde en can alıcı nokta “İyi öğretmenler”. Bunun için de eğitim fakültelerinin önemi büyük.
14) Eğitimde eşitlik sağlanmalı, zenginlik ya da fakirlik, iyi eğitim almanın bir göstergesi olmamalı. Her çocuk eşit şartlarda eğitim almalı.
Kaynaklar:
http://www.sozcu.com.tr/2016/egitim/pisa-2016-sonuclari-ve-turkiyenin-cozemedigi-matematik-1090252/
http://pisa.meb.gov.tr/