Sabahları yataktan kalkmak istemiyor, yeni güne heyecanla başlamanızı sağlayacak bir neden bulamıyorsanız Rutinlik Sendromuna yakalanmışsınız demektir. Böyle bir isimde Sendrom var mı bilmiyorum ama şu an ben böyle bir kelimeyi uydurdum. 🙂
Rutin denilen şey, Her gün AYNI şeyleri AYNI sırayla yapmak,
*Aynı yerlerde eğlenip, aynı restoranlarda yemek yemek,
*Aynı AVM’den alışveriş yapmak,
*Aynı marketten alışveriş yapmak,
*Aynı tür kitapları okumak,
*Aynı yollardan geçmek, aynı güzergahı kullanarak işe gitmek,
Ve daha “AYNI” kelimesi ile başlayarak sayabileceğim çok şey…
Tüm bu AYNI’lar hayatımızı kolaylaştırıyor gibi görünse de aslında belli bir noktaya gelince düzen sağlamaktan çok düzen bozan bir hale dönüşüyor. Rutin hayat, ruhumuzun düzenini bozmaya başlıyor ve Rutinlik Sendromu ihtişamı ile karşımıza çıkıyor.
Nedir bu Rutinlik Sendromunun belirtileri derseniz;
*Aklımızın düşünme sınırları küçülüyor, daha dar alanlarda düşünmeye başlıyoruz.
*Sadece bakmaya başlıyor, görme eyleminden uzaklaşıyoruz. Fark etme eylemi hayatımızdan çıkıyor.
*Detaylar kaybolmaya başlıyor, daha yüzeysel görüp daha yüzeysel düşünüyoruz. Derinlik kavramını kaybediyoruz.
*Güne heyecansız bir ruhla başlıyor, hayal kurmayı bırakıyoruz. Rutin’in düşmanı olan heyecan duygusu, savaşı kaybeden taraf oluyor. Heyecansızlık, umutları öldürüyor ve hayalleri yok ediyor..
*Yenilikler, değişimler bizi korkutmaya başlıyor. Düzenimizi hiçbir şeyin bozmamasını istiyoruz. Değişimin bizi hayatımızı alt üst edeceğini düşünmeye başlıyoruz.
Rutinlik sendromunun bir üst aşaması ise, bana göre rutini bozan şeylere tepki göstermeye başlamak. Örneğin, sürekli gittiğiniz AYNI markette, her gün aldığınız AYNI sütün bulunduğu rafların yer değiştiğini görünce sinirleniyor ve söylenerek YENİ yerini aramaya başlıyorsunuz. size zaman kaybettirdikleri için. Oysaki her gün gözü kapalı bile bulabileceğiniz yerdeydi. Marketin AYNI Bölümünde, AYNI Rafta…
Rutinlik sendromundan kurtulma reçetesi nedir derseniz?
İşte benim hazırladığım Reçete…
1) Minik farklılıklar katın hayatınıza.. Minik değişimleri gerçekleştirin. Minik değişimler iyi gelmeye başlayacak, daha büyük değişimlere sizi hazırlayacaktır. Örneğin, her gün işe gittiğiniz o kestirme yolu bazen değiştirin mesela.. Yeni yolda belki bir mekan keşfedeceksiniz. Ya da her ay aldığınız o aynı dergi yerine hiç ilginizi çekmeyen bir dergi alın. Derginin içeriğindeki bir konu ilerde çalışma alanınıza destek olabilecek, size yeni fikirler sunabilecektir.
2) Evden daha çok dışarı çıkın... Hafta sonu evde zor oluruz biz. Ruhumda var, duramam. Şehir içinde bile olsam çıkarım dışarıya. hiç bir şey bulamazsam kitapçıları gezerim. Daha çok gezin, daha çok yer görün.. Gezmek için para gerekiyor derseniz haklı olabilirsiniz ama bütçenize göre de göreceğiniz çok şey yerler var.
3) Çocuklarla Daha çok Zaman Geçirin.. Çocuğunuz olsun ya da olmasın, fark etmez.. Çocuklar çok orijinaldir, farklı düşünürler ve hayalperestlerdir. Onlarla birlikte zaman geçirirseniz tüm bunların size de bulaştığını görürsünüz. Bu konuda öğretmenler çok şanslı bence… 🙂
4) Sosyal Bir Projede Görev Alın.. Bir proje içinde yer almak, size inanılmaz yeni şeyler öğretir. Yeni kişiler, yeni dostluklar, yeni bilgiler.. Bir projede yer almanın verdiği görev sorumluluğu ve başarı azmi… Tüm bunlar hayatınıza renk katacaktır.
5) İş Değiştirin... Söylemesi kolay, yapması zor bir iş biliyorum.. Her zaman da değişim gerekmeyebilir ama bir iş yerinde yılarca çalıştığınız zaman çemberin dışına çıkmak iyi oluyor. Farklı bir firma ya da farklı bir sektör. Hatta yapabilirseniz kendi işinizi kurmak. Müthiş bir değişim ve size inanılmaz bir güç kazandırıyor. Kolay değil ama o değişimin geldiğini hissettiğiniz anda yapmanız lazım.
6) YENİ Kelimesini Hayatımızda Daha Çok Kullanmak ve Yaşamak.. YENİ ile başlayan şeyleri daha çok hayatımıza dahil etmek.. Abone olduğunuz YENİ Dergi, Yemek yemeye gittiğiniz YENİ restoran, YENİ türde kitaplar, YENİ bir iş, YENİ insanlar, YENİ arkadaşlıklar, vb….
Bu reçeteye sizin de dahil edeceğiniz şeyler olabilir. Ama ilk önemli adım, bu sendromun farkına varmak ve harekete geçmek için istekli olmak.
Sendromdan kurtulmak sizin elinizde. AYNI‘ları bir kenara bırakıp YENİ‘leri dahil edin hayatınıza…
Ne demiş Şems-i Tebrizi;
“Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye, endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?”