21 günlük programın birinci günü bitti. Neler yaptım, yedim, içtim anlatmadan önce bir konuyu tekrar belirtmek isterim. Bu program, benim kişisel tercihlerime göre belirlenmiş, bazı özellikleri diğer programlarla ortak olan, ama bazı hususları da tamamen benim ihtiyaçlarım doğrultusunda belirlediğim bir program. Bundan dolayı benzer bir programı uygulamak isterseniz, siz de kendinize özgün detayları ekleyebilirsiniz. Ama dediğim gibi ben hazır bir program uygulamak istemedim. Kısa süreli olanları da tercih etmedim, çünkü bir yaşam biçimi kazanmak istiyorum.
İşte Birinci Günün Detayları
Sabah 06:30 da kalktım, yine çok yorgundum ama bu sefer kararlıydım. Hemen mutfağa geçtim ve bir alışkanlığım olan su içmeyi unutmadım. Alışkanlık haline gelince siz düşünmeden bunu yapıyorsanız zaten. Ama önce bir adet kuru kayısı yedim. Gün kurusu olanlarından. Bunu uzun süredir uyguluyorum ve bana çok iyi geliyor. 5-6 sene önce doğumdan sonraki kilolarımdan kurtulmak için bir diyetisyene gittiğimde, bana sabah kalkar kalmaz 3 adet kuru kayısı yememi ve bir bardak su içmemi söylemişti. Güne başlarken metabolizmayı çalıştırdığını söylemişti. Ben o gün bugündür bunu uygulamaya çalışırım. Sadece sabah sabah 3 tane kayısı bana fazla geliyor, ben bir tane yemeyi tercih ediyorum. Daha sonra spor kıyafetlerimi ve en sevdiğim rahat spor ayakkabımı giydim, müzik çalarımı da aldım ve her zaman yürüdüğüm rotada yürüdüm. Ben kendimi bildim bileli yürürüm. Hem de çok hızlı bir şekilde. Son zamanlarda bu yürüyüşler düzensizleşmişti ve bundan dolayı da çok vicdan azabı çekiyordum. Sabahları erken saatte yürümeyi özlemiştim.
Hava o kadar güzeldi ki anlatamam. Sessizlik sakinlik ise ayrı bir güzeldi. Telefonumda yüklü olan Nike’ın Koşu Programını da açtım. Bu programı cep telefonunuza indirmenizi tavsiye ederim. Bu program ile kaç km yol yürüdüğünüzü ya da koştuğunuz, yakılan kaloriyi görüyorsunuz. Geçmiş verileriniz de kaydediliyor ve böylece haftalık, aylık ve yıllık performanslarınızı takip edebiliyorsunuz. Sizi motive de ediyor. Benzer programlar var, onları da tercih edebilirsiniz. Ben bugün 6,64 Kmlik mesafeyi 1 Saat 5 dakikada yürüdüm. Buna alışkınım, çünkü genelde bu mesafeyi yürüyorum. Eve geldim, asansöre binmedim ve 8 kat merdiven çıktım. Hiç zorlanmadım çünkü merdiven çıkmaya da alışığım. Ben merdiven çıkmayı asansöre tercih edenlerdenim. Elimde yük varsa veya çok yorgunsam asansör kullanırım, onun dışında merdiven çıkmayı tercih ederim. Bir de asansör fobim de var, hava yağmurlu ise hiç binmem, elektrikler kesilir de ben içinde kalırım diye çok korkarım. Merdiven çıkmak, bacak kaslarını çok iyi çalıştırıyor, kesinlikle tavsiye ederim. Alışkanlık haline gelince de siz hiç düşünmeden merdivenlere doğru yöneliyorsunuz zaten… (Bu arada öğleden sonra annemin yanına uğradığımda bir dört kart daha çıktım :))
Eve girdiğimde yorgunluğumdan eser kalmamıştı. Eğer sabah bu yürüyüşü yapmasaydım, yorgunluğum tüm gün peşimi bir gölge gibi bırakmayacaktı, bundan eminim. Bunu deneyimlediğim için bu kadar emin konuşuyorum.
Çayımı demledim, ama öncesinde Melisalı bir bardak yeşil çay içtim. Daha önce sade neskafe içiyordum, güne sabah aç karnına sade bir kahve ile başlamak çok güzel ve keyifli ama benim mide rahatsızlığım olduğu için bu alışkanlığımdan vazgeçmeye çalışıyorum. Eğer sizin böyle bir şikayetiniz yoksa bence ara ara bu kahve keyfini yapın derim 🙂 Ama ben bu 21 gün boyunca Güne Melisalı yeşil çay ile başlamayı planladım.
Baktım bizimkiler uyuyor, bilgisayarda işlerimi hallettim, hazırlayacağım sunumlarım vardı, onlar üzerinde çalıştım. Ev halkının kalkması, kahvaltı sofrasının hazırlanması derken saat 10:30 oldu. Böylece geç kahvaltı yapmış olduk ve ben kahvaltıda diyet beyaz peynir, domates, salatalık, havuç, maydanoz yedim. Birkaç kaşık da yoğurt. Kahvaltıda yoğurt yemesini severim. Özellikle süzme yoğurt çok güzel oluyor, tavsiye ederim. Domates, salatalık, yeşilbiber ve havucu bir tabağa doğradım, evde limon kalmadığını görünce üzerine birkaç damla elma sirkesi gezdirdim. Ben elma sirkesini salatalarda çok severim. Çok yoğun kullanamıyorum ama kesinlikle tavsiye ederim.
Bir Dip Not: Ben peyniri çok seviyorum, bazen ana öğünlerde bile peynir tercih edebiliyorum. İki üç yıldır light peynirleri tercih ediyorum. Buna alışınca yağlı peynirleri tercih etmemeye başladım. Light beyaz peynir ve light kaşar peyniri kullanıyorum, tavsiye ederim. Bence yağlı peynirlerden daha lezzetliler. Geçenlerde evde sadece normal kaşar peyniri vardı, bir dilim yemek istedim ama sanki yağ parçası yiyormuşum gibi geldi. Light kaşar peynirine epey alıştığımı fark ettim. Beyaz peynirde Pınar ürününü tercih ediyorum, light kaşar peynirinde ise Bahçıvan markasını. Bu tamamen benim damak tadım ile ilgili. Başka markaların da ürünleri var. Onları da tercih edebilirsiniz.
Kahvaltıyı geç yapınca öğle ve akşam yemeği birleşti. Saat 17:30 gibi 4 adet köfte ve salata yedim. Bir bardak da ayran içtim. Pazar günü olunca bir farklılık yapalım ve ailecek yemeği dışarıda yiyelim dedik. Bu nedenle bu yediklerim evde yapılanlar olmadı. Köfte bana tuzlu geldi, evde yapıldığında tuzsuz yapmak mümkün. Bu arada köfteyi bilerek yedim, kırmızı eti pek sevmiyorum ama demir eksikliği yaşadığım için doktorum bana haftada iki kez yememi önerdi. Bu programda buna uymak istiyorum. Yerken çok zevk alarak yemedim ama kararlı olduğum için hepsini yedim. Ama siz eti seviyorsanız çok şanslısınız. Restoranda açık büfe salata bölümü vardı. Bu özelliğini sevdiğim bir yer. Büfede çok sevdiğim kısır ile sarımsaklı köfte ve sarma vardı ama hiçbirinden yemedim. Aslında ben bulguru çok seviyorum ve çok sağlıklı bir besin. (Daha önceleri ben sadece bunlardan yer ve et hiç yemezdim. böylece salata ile birlikte karbonhidrat ağırlıklı bir beslenme söz konusu olurdu.) Büfedekileri biraz yağlı gördüğüm için ve bulgur bu aralar mideme dokunduğu için tercih etmedim. Ama sağlıklı bir beslenme menüsünde mutlaka bulgur olmalı. Az yağlı ve az tuzlu bir bulgur pilavı kesinlikle bir ana öğünde olmalı. Bir tabak salatayı eşim ile paylaştık. domates salatalık ve marul ağırlıklı yedim.
Bu arada sabah kahvaltısı ile bu ana öğün arasında iki defa ara öğünüm oldu. İlkinde 2 adet ceviz ve 2 adet kuru kayısı yedim. Bir ara çay içerken midem çok delindi gibi oldu, baktım tuzsuz sarı leblebi almayı unutmuşum, diğer ara öğünde çayın yanında yarım paket eti form yedim.
Ve su, günden 3 litreye yakın su içtim. Gün içinde bir soda ve bir sade neskafe ile bir sade Türk kahvesi içtim. akşam 20:00 sonra çay içmeyi bıraktım, sadece su ve bir bardak adaçayı içmeyi planladım.
Detaylar bunlar 🙂 Öğün bilgilerini paylaşmamı isteyenler olmuştu bu nedenle tüm detayları anlattım.
Kısa, birkaç günlük detoks menülerini paylaşmamı rica edenler oldu. Araştırma yaparken bulduğum birkaç programı yarın paylaşmayı hedefliyorum. Kısa süreli belli bir programı tercih etmek isteyenler için yol gösterici olabilir.
Bir bilgi ve Öneri: Bugün su ile ilgili birşeyler söylemek ve bununla ilgili okuduğum bir kitabı önermek istiyorum. Bir gün üniversitede pazarlama dersinde iken hocamız bize şunu sormuştu, “Arkadaşlar Su Nedir?” Bizler hep bir mühendis teknik kafası ile, H2O dedik, önemli bir kaynak dedik, vücudun 3/2’si su dedik. Hocamız hepimizi dinledi ve “Hayır yanılıyorsunuz, Su Hayattır” dedi. Hepimiz şaşırmıştık. Bu yönü ile hiç bakmamıştık. Evet, SU HAYATTIR. Susuz bir yaşam mümkün değil. Bu nedenle günümüzde su kaynaklarının dikkatli kullanımı konusunda pek çok uyarı var, bilgilendiren programlar ve belgeseller var. Buna önem vermeliyiz. Su kaynağımız dikkatli kullanmalıyız.
Sağlığımız için de günde en az 2-3 litre su içmeliyiz, çocuklarımıza da bu alışkanlığı kazandırmalıyız. Su içmeyi hep zayıflamakla ilgili ilişkilendiren yazılar ve öneriler var ama bence su içmek yaşamsal bir neden, sağlık için önemli olan bir husus. Ben kızıma sabahları kalkar kalmaz bir bardak su içme alışkanlığını kazandırmaya çalışıyorum. Su, sağlığın temel noktasıdır.
Geçen sene okuduğum Su- Hasta Değil Susussunuz kitabını herkese tavsiye ederim. Bu kitabı okuduğumda bilmediğim ne kadar çok şey varmış bunu öğrendim. Pek çok rahatsızlığın temelinde aslında suyu az tüketmenin yattığını, su içmek için illaki susamak gerekmediğini, susamanın aslında vücudun susuz kalmada son işaretlerinden biri olduğunu öğrendim. Çocuklarla ilgili de önemli bilgiler var. Mutlaka okuyun derim.