Hayatta en zor şey nedir diye sorarsanız, bugün size söyleyeceğim tek şey sevdiğinizi ameliyathane kapısının önünde beklemek derim. Herşey iyi olacak, ameliyat güzel geçecek inancınızı korumaya çalışmak ama bir yandan da ya ona bir şey olursa diye ölesiye korkmak.
Bir önceki yazımda da bahsetmiştim, kız kardeşime Tiroit kanseri teşhisi konmuştu ve beş gün önce ameliyat oldu. Ameliyathaneye girişi ile çıkışı arasındaki süre tam 7 saat sürdü. Bu sürenin ilk dört saatini hastanenin kafesinde bekledik ama diğer 3 saatini ameliyathanenin kapısının önünde, bekleme salonunda geçirdik. Sanki bu 3 saat daha zor geldi bana.
Bekleme süresinde bir ara çantamda hep bulunan bir kitabımı çıkardım, belki okurken kafam dağılır ve zaman çok çabuk geçer diye ama olmadı. Kendimi bir türlü kitaba veremedim. Aynı cümleyi defalarca okuduğumu ama yine de bir şey anlamadığımı fark ettim. Çünkü gözlerim kitaptaydı ama beynim ameliyathane kapısının ardında bulunan kız kardeşimdeydi. Ameliyata girene kadar o güçlü duruşunu o da kaybetmiş ama sedye ile içeri alırlarken ağlamaya başlamıştı. Ve ben bu bekleme süresinde hep bu sahneyi düşündüm.
Sabah hastaneye geldiğimizde mümkün mertebe hem kardeşim hem de bizler güçlü durmaya çalıştık. Sanki çok küçük bir operasyon olacakmış gibi davranıyorduk. Abla olmanın verdiği en büyük zorluklardan biri de bu. Aslında kendinizi çok aciz ve çaresiz hissederken, sevdiklerinize güç vermek ve her şeyin iyi olacağına onları inandırmak.
Okuyamadığım kitabı çantama geri koyduğumda, birden gözüm sehpanın üstündeki küçük bir kitapçığa ilişti. Kitabın ismi 7 Kadın 7 Renk idi. Kitabın ismi ilgimi çekti ve elime alıp incelemeye başladım.
Bulunduğumuz hastane olan Adana Acıbadem hastanesinde daha önce meme kanseri tedavisi görmüş 7 kadının sanatla terapi olmalarını anlatan ve yaptıkları resimleri ile sergiye katılan bu 7 müthiş kadının öyküsü anlatılıyordu. Acıbadem Adana Hastanesinin 2015 yılında gerçekleştirdiği bu ‘7 Kadın 7 Renk’ isimli resim ve fotoğraf sergisinin de oldukça ilgi gördüğünü de internetten araştırdığımda fark ettim. Bu 7 güçlü kadın, tedavi süreçlerinde sanata ayırdıkları çalışmalarla iyileşme süreçlerine olumlu yönde katkı sağlamaya çalışmışlardı. Sergiye de kendi yaptıkları eserlerle katılmışlardı.
Sanatın insana her zaman yüksek bir moral ve pozitif enerji verdiği kaçınılmaz bir gerçek. Kanser tedavisi gibi zor bir süreçte de, sanatla uğraşmanın verdiği bu pozitif enerjinin iyileşme sürecine sağladığı olumlu katkılar da asla göz ardı edilmemeli. Üstelik bunu yaparken doğuştan gelen bir yeteneğinizin de olması gerekiyor bence. Elinize bir kalem aldığınızda zaten siz bir şekilde yaratıcılığınızı çalıştırmaya başlıyorsunuz. Duygular ve düşünceler o kalemle şekil bulmaya başlıyor. Önemli olan siz bunu yaparken bunu olmanız. Ortaya çıkan ürünlerin şaheser ürünler olması gerekmiyor.
Benim resim yeteneğim her zaman çok kötüydü. Çok kötü çizerdim, üstelik çok sevmeme rağmen. Bir de boya kalemlerine, renkli boyalara hayran bir çocuktum. Halen de öyleyim. Bir kırtasiyeye gittiğimde kendime tüm kalemlerden alasım gelir. Bundan 14 yıl önce ilk kez ahşap boyama kursuna gittiğimde elimden çok da güzel ürünler çıkmayacağını düşünüyordum ve hep acaba diyerek başladım kursa. Ama elime ahşap ve boyalar değdiğinde nasıl da kendimden geçtiğimi ve hiçbirşey düşünmeden kendimi o anda o işe verdiğimi gördüm. Uzun zamandır ahşap boyama yapmıyorum ama yeniden dönüş yapmak istiyorum. Çünkü ben renkleri ve boyaları, özellikle boyamayı çok seviyorum. Artık şunu biliyorum ki, illaki sanatçı bir ruhum olması gerekmiyor. Boş bir kağıt ve bir kalem ile ben de kendimce çizimler yapabilirim, istediğim şekilde de boyarım. Bu aralar en çok şu büyükler için çıkan boyama kitaplarına zaman ayırıyorum. O güzel çizimlere kendi ellerimle renk vermek bana çok ama çok keyif veriyor. Renklerle o resimler anlam kazanıyor sanki. Önemli olan o an yaptıklarınızla mutlu olmak. Mutlu olarak yaptığınız ve ortaya çıkardığınız her ürün inanın çok değerli.
Bu Güçlü 7 kadını, Acıbadem Adana Hastanesini, uzman psikolog Göksu Telmaç’ı ve bu işin sanat danışmanlığını yapan sevgili Ayber Hastürk Hanımı kutluyorum. Ayber hanım da yıllardır çocuklarla birlikte sanat çalışmalarını sürdüren birisi. Kendisi ile hiç tanışmadım henüz ama çalışmalarını yakından takip ediyorum. Ayber Hanım, resim çalışmalarına Adana’daki Maya Sanat Akademisi atölyesinde çocuklarla birlikte devam ediyor. Çok güzel atölye çalışmaları gerçekleştiriyorlar.
Bu güzel proje için emeği geçen herkesi kutluyorum, benin geç bilgim oldu ama yine de buradan paylaşmak istedim. Bence böylesine güzel projeler çoğalarak hep devam etmeli..
Hayatınızda hiç sanat eksik olmasın, çizin, boyayın, kesin, yapıştırın… Bunu yapmaktan hoşlanmıyorsanız, sanatsal sergilere gidin, gezin ve görün. Yapılan eserleri görmek bile müthiş keyif verici ve insana pozitif enerji veriyor.
Kız kardeşim şu anda iyi, eve çıktık. Ameliyatı çok başarılı geçti. Buradan Tüm Acıbadem Adana Hastanesi ekibine teşekkür ediyorum. Karar verdim, kız kardeşime alacağım ilk şey renkli kalemler ve bir boyama kitabı olacak 🙂