Geçen hafta girişimci adayı 5 genç ile bir araya geldik. İçlerinden sadece 2 kişisi yeni mezun olmuş, diğerleri son sınıf öğrencisi idi. Beş genç mühendis adayı bir araya gelmişler ve bir fikir üreterek bu fikri hayata geçirmeye karar vermişlerdi. Projenin detayları bende ve tabii ki gizlilik ilkesi gereği ile sizlerle de paylaşmam mümkün değil. Ama kendi adıma çok güzel bir proje olduğunu ve başarırlarsa katma değeri yüksek işler yapabileceklerini düşünüyorum.
Toplantı öncesinde hazırlık yapmak için, daha önceden bana ulaşan projeleri ile ilgili bilgi dokümanını ve özgeçmişlerini okudum. En çok dikkatimi çeken konu ise gençlerin özgeçmişleri oldu. O kadar güzel bir özgeçmiş yazmışlardı ki, bunu yazan kişilerin zaten hayata farklı bakabildiğini ve farklı durabildiğini hemen anlamanız mümkün. Kendilerini çok güzel ifade etmişlerdi. Umarım yolları açık olur, girişimleri de başarılı olur. Bunu sonuna kadar hak ediyorlar.
Onlarla konuşurken girişimciliğin temelinde yatan en esas etkenin yani cesaretin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Riski alabilmek, başarısızlığı da göze alabilmek ama bu başarısızlıktan ders alıp başarıya ulaşabilmek.
Belki yürüdüğünüz yolda düşeceksiniz, düşürüleceksiniz ama yeniden kalkmasını da bileceksiniz. Girişimci ruhun da farkı burada sanırım. Yeniden başlayabilmek, kaybederek kazanmayı öğrenmek ve tüm bunlar için de cesareti yanından ayırmamak.
Cesaret sadece yeterli mi derseniz tabii değil. Bilginin de bu cesarete yol arkadaşlığı yapması lazım. Hayata geçireceğiniz fikir ile ilgili tüm detay bilgiye sahip olmanız, bulunduğu sektörle ilgili herşeyi bilmeniz, pazarı, hedef kitlenizi, kime ne satacağınız çok iyi belirlemeniz lazım.
Bu bilgiler de yeterli mi derseniz, ben yine hayır diyeceğim. Girişimci, sadece işini değil, Finans yönetimini, işletme yönetimini bilmesi lazım. Bilginin ve insan kaynaklarının nasıl yönetilmesi gerektiğini bilmesi lazım. Bu bilgilere de sahip olabilmeli ki, kurduğu işletmeyi ayakta tutabilsin, sürdürülebilir kılabilsin.
Aslında bakarsanız Girişimcilik, bir yerde maaşlı çalışmaktan kat be kat daha zor bir iş Genelde bazı sohbetlerde hep şu düşünce ile karşılaşıyorum; “Artık kendi işimi yapıp, rahatlayacağım, bıktım çok çalışmaktan…” O zaman gülümsüyorum, çünkü girişimci olduğunuzda daha çok çalışmanız gerekecek. Yani kısacası, Girişimci olmayı, kolaya kaçmak, rahata kavuşmak, emir almaktan kurtulmak için yapmamalısınız. Gerçekten bu yola gönül ve emek vermeniz gerekiyor.
Gençlerle konuşurken tüm bunlar da kafamdan geçiverdi. Onlar da bazı şeylerin farkındalar, bazı şeylerin de farkında değiller. Ama öğrenecekler ve yaşayacaklar. Çok düşecekler belki ama yeniden ayağa kalkmasını da öğrenecekler. Çünkü onların gözünde bu işe gönül ve emek verme pırıltısını gördüm.
Eğer girişimci olmak istiyorsanız, önce ne amaçla bu girişimi gerçekleştirmek istediğinizi bir düşünün. Hedefiniz ve hayalleriniz büyükse ve gerçekse, hiç düşünmeden ilk adımı atın ve cesaretinizle olan dostluğunuzu da elden bırakmayın. Gün gelecek, o hayallere ulaşacaksınızdır.
Eğer bir kadınsanız ve anneyseniz de işiniz belki bir kat daha zor. Ama yılmayın ve cesaretinize, hayallerinize sahip çıkın. İnanmak Başarmanın Yarısıdır….
Tüm Girişimcilere Söyleyebileceğim Öneriler:
- Yapacağınız iş size keyif versin, sevdiğiniz bir işi yapın
- Yapacağınız işi, ürününüzü iyi bilin.
- Etrafınızda deneyimli kişiler olsun, mutlaka bilgi ve deneyim paylaşımı yapın
- Müşterilerinizi, hedef pazarınızı mutlaka en başta belirleyin
- Kendinizi tüm konularda geliştirin, araştırın ve öğrenin,
- İşimi daha iyi nasıl ve farklı yapabilirim sorusunu her zaman kendinize sorun.