Bir yılı daha geride bırakıyoruz ve yeni bir yıla adım atıp yeniden bir 365 gün dönemine başlayacağız.
Sizi bilmiyorum ama ben her yılın sonunda kendimle başbaşa kalıp yılımı nasıl geçirdiğimi değerlendirir, ne yaptığımı, ne yapmadığımı, neyi başardığımı ve neyi mahvettiğimi düşünürüm.
Yaptıklarım ve yapmadıklarımla, sevinçlerim ve hüzünlerimle, gözyaşlarım ve kahkahalarımla geçen bir yılın muhasebesini yaparım. Kısaca yılsonu karnemi hazırlarım. Sonra o karneye bakar, yüksek notlarım ile kırık notlarımın üzerinden giderim. Bir sonraki sene aynı konulardan tekrar düşük not almamak için yol haritamı belirler, o karnede eksik olanları tespit ederim.
Her insan aslında kendi hayatında bir öğrencidir ve yaşadıklarından ders alır. Kendi yaşamının bir öğrencisidir.
Kimi zaman bu öğrenciliğimizin farkında olmuyoruz. Yaşadığımız her bir olayın, her bir deneyimin bizi bir üst sınıfa hazırladığını göremiyoruz. Ne zaman ki o üst sınıfa geçtiğinizde, işte o zaman geriye dönüp bakıp, bu öğrencilik döneminin farkına varıyorsunuz. Kötü deneyimleri bile “iyi ki yaşamışım” diyorsunuz. Yaşadım ki, ders aldım. Benim bunun daha çok farkına varmam bu sene oldu. O yüzden bu yılın yeri bende apayrı. Ben bu sene öğrenciliğimin daha çok farkındaydım. Girdiğim her dersten bilgi notlarımı çok iyi tuttum ve zihnime işledim. Karnemi elime aldığımda değerlendirme notlarıma daha bilinçli bakıyorum şimdi. Bir sonraki yıl için hazırlık yapmam gerektiğinin daha çok farkındayım. Ama biliyorum ki; planladıklarımızın, hayallerimizin ve hedeflerimizin dışında da bir şeyler gelişecek ve yaşanacak. Ama daha iyi öğrendim ki, bunlar da beni bir üst sınıfa geçirecek şeyler olacak.
Dediğim gibi, bu yıl benim için özel bir yıldı. Çok şey öğrendim, çok ders aldım. Kırık notlarım da var, en üst düzey aldığım puanlar da.
İşte benim 2015 yılı karnem:
Öncelikle çok güzel kitaplar okudum, bazı sayfalarda gözyaşı döktüm, bazı sayfalara tekrar yeniden geri döndüm. Okunacak listemde duran ve okuyamadığım kitaplar için keşke daha çok zamanım olsaydı diye hayıflandım. Bu listeye her defasında yeni kitaplar eklendi. Ama anladım ki, her kitabın bir okuma zamanı var ve o doğru zaman gelip sizi buluyor. Ve bir bakıyorsunuz ki, o doğru zamanda kitap elinizde ve siz sayfalara bakarak tam da ihtiyacım buydu diyorsunuz. Bunu daha iyi anladım.
“Mühendis Anne” olarak daha çok yazdım bu sene ve en güzeli de bu oldu benim için. Yarım kalan yazılarım da oldu. O yazılara tekrar dönüp baktığımda, “bunları ben mi yazmışım” dedim. O anki duyguyla sarılmışım kelimelere ve cümleler de peşinden gelmiş.
Yazdıklarınla birilerinin yüreğine dokunabilmek ne kadar güzel bir duyguymuş onu öğrendim. Yazımı paylaşan bir okuyucunun “tam da beni anlatmış” diyerek paylaştığı paylaşımlarda gözlerim doldu. Kendimle beraber birilerini de anlatabiliyorsam ne mutlu bana. Bu kişilerle aynı şeyi hissedebilmek ise çok güzel benim için. Hiç tanımadığım insanlardan aldığım mesajlar ve iyi dilekler beni sonsuz derecede mutlu etti.
Aldığım eleştiriler de oldu, anladım ki anlatmak istedikleriniz herkeste aynı şekilde anlaşılamıyor. Böyle de olması lazım aslında. Birbirinden farklı olmayı gerektirir hayat. Herkes aynı düşünürse, aynı şeye inanırsa hayatın ne rengi kalır ki. O zaman her şey siyah ve beyaz olur. Ama önemli olan bu farklılığa saygıyla ve sevgiyle yaklaşabilmek. Bunu başarabilirsek yaşadığımız Dünya çok da güzel bir yer olacak aslında.
Hiç görmediğim bir yeri daha gördüm bu sene, Alaçatı’ya bayıldım, daha doğrusu aşık oldum. Hedef koydum kendime, ülkemde hiç görmediğim yerleri mutlaka göreceğim. Şanslıyım eşimle çok gezdim ama halen görmediğim yerler var.
Denizi görmeden yaşamayacağımı bir kez daha anladım. Deniz benim her şeyim. Onun sesi ve kokusu bana huzur veriyor.
Çok güzel yeni dostluklar kazandım, var olanlarla bağlarım daha da güçlendi. “İyi ki var” dediğiniz birileri varsa yaşamınızda, mutlululuğun yanı başınızda olduğunu hiç unutmayın.
Yeri geldi tek başıma sinemaya gittim. Elimde kahvem, o filmi tek başıma izlemenin verdiği ayrı keyfi yaşadım. Hiç yapmadıysanız mutlaka yapın, imkanınız ve fırsatınız olursa bunu deneyin.
Kızımla ve ailemle gittiğim filmler ise daha farklı bir keyifti benim için. Dostlarımla gittiklerim ise daha başka güzeldi.
Bir dostumla dertleştik bir gün, o ağladı ben ağladım. Sarıldık birbirimize. Dedim ki, dostlukta mesafeler hiç önemli değil. Yeri gelir yılda bir kez buluşursun ama o bir kez birliktelik her şeye değer. Dostlukların sayısının değil, yoğunluğunun önemli olduğunu bir kez daha anladım. Çok güzel dostlar kazandığım için kendimi bir kez daha şanslı hissettim.
Yurtdışına gittiğinden beri, her sene Türkiye ziyaretinde bir zaman yaratıp beni görmeye gelen arkadaşımla yeniden hasret giderdik. Biri sizi görmek istiyorsa ve sizi seviyorsa her bir şekilde bu imkanı yaratır, bunu daha iyi öğrendim. Yeter ki iste, çözümler imkanları yaratacaktır zaten.
Kızımla birlikte yeni kitaplar keşfettik ve birlikte okuduk. Onunla yeni oyunlar oynadık. Ama en önemlisi ben kızımdan çok şey öğrendim. Kıpır kıpır olmak gerektiğini, en ufak şeylerden bile mutlu olmayı becerebilmek gerektiğini öğrendim.
Ve can yoldaşım yürüyüşlerim yine bana eşlik etti. Tek üzüldüğüm, haftanın her günü yapamadım ve sadece hafta sonları yürüyebildim. Ama her yürüdüğümde yeni kararlar aldım, planlar yaptım, kızdıklarıma tek tek saydırdım, öfkemi yollara attım. Mutluysam kulağımdaki müzikle çoştum. Yani anlayacağınız her yürüyüş farklıydı benim için.
Çok fotoğraf çekmişim, bilgisayarlara ve hardisklere aktarılan fotoğraflara baktığımda anladım. Her anı yakalamak istemişim. En çok da kızımı çekmişim. Yeri gelmiş yolda yürürken gördüğüm bir ilginç yazıyı çekmişim, ya da havada uçan bir balonu. Fotoğraf çekmek bana çok iyi geliyor bunu anladım.
İşimde çok çalıştım, yeni projelere başladım, ekip olarak başladığımız bir projeyi bitirmenin keyfini yaşadık. Bazen çok yoruldum, “artık emekli mi olsam” dedim. Sonra “sen yine bir şeyler bulursun çalışırsın” dedim. Üretmeyi sevdiğimi bir kez daha anladım.
Şöyle bir 2015 karneme baktım da ben doya doya geçirmişim bu yılı, iyisi ve kötüsü ile.
2016 yılından ne mi bekliyorum? Çok şey ama çok şey bekliyorum. Ama beklemekle de olmadığını da biliyorum artık.
İstemek ve bunun için çaba harcamak da gerekiyor.
Gerekiyorsa yeni kararlar almak,
Belki de hayatın akışını değiştirmek,
Bunun için “cesaret” ile uzun bir sohbetimiz olacak, onu da biliyorum.
2016 yılının benden de bekledikleri var biliyorum. Ve bu beklenenleri yapma zamanı geldi artık sanıyorum.
2016 yılında sıra bende artık.
Siz de bu yıla girmeden önce bir karnenize bakın bence. Daha sonra “CESARET” ile bir sohbet yapın. Kimbilir belki 2016 yılı da sizden birşeyler bekliyordur ve bunları yapma zamanı artık gelmiştir.
2016 yılı sizin için belki de harekete geçme zamanıdır. 🙂