Uzun zamandır kızımı görmeyenler, boyunun uzadığını hemen fark ediyorlar bu günlerde. Boyu uzamış, büyümüş diyorlar. Biz ailesi olarak bu fiziksel büyümeyi hemen anlayamıyoruz, sadece geçen seneki giydiği pantolonun paçası artık yukarıda kaldığı zaman anlıyorum boyunun uzadığını. 🙂
Ama bazen öyle bir an geliyor ki, işte ben o zaman kızımın ne kadar da hızla büyüdüğünün farkına varabiliyorum. Bazen sadece bir söz, bir soru ya da bir davranış bunu fark etmeme yetiyor.
Bu sabah, okul öncesi hazırlıklarımızı tamamlayıp kahvaltımızı yaptıktan sonra, kızım odasına gitti. Ben de baktım okul ziline zamanımız var, okuduğum kitabı elime aldım ve birkaç sayfa okumak istedim. Bir an kızımın odasından hiç ses gelmediğini ve sessizliğin hâkim olduğunu fark edince merak ettim ve elimdeki kitabı bırakıp sessizce kızımın odasına gittim.
Yatağında uzanmış sessizce kitap okuyordu. Geçen hafta okumaya başladığımız “Küçük Prens” kitabını kaldığı yerden okumaya devam ediyordu. Tıpkı benim gibi, sessizce. Dün arkadaşı ile gittiği “Küçük Prens” filmini çok beğendiğini söylemişti bana.
Ona kitap okurken baktığımda, neden bilmiyorum gözümün önüne, doğumdan sonraki ilk hali geldi. Doğumdan sonra onu görmeye ilk gittiğimde, küvezin içinde 1200 gramlık, her tarafı kablo ile dolu ve solunum cihazı bağlanmış minicik bir bedendi. Yaşama tutunmaya çalışıyordu.
Şimdi ise, odasında yatağında uzanmış küçük prens kitabını okurken seyrediyordum onu..
Mutluluk nedir derseniz, tam da budur derim.