Üç gün sonra karnelerin dağıtılması ile “Çocuklarla Evde” filmi sinemalarda vizyona giriyor.. 🙂 Hepimize hayırlı olsun. Filmin gişe rekorları kıracağı da haberler arasında 🙂
Şaka bir yana yoğun hareketli bir eğitim dönemini de geride bıraktık. Bu hafta sonu çocuklarımız tatile giriyorlar.
Ben kendi adıma 3. Sınıf Z raporunu yazmak istersem tek kelime ile “ŞAŞKINLIK” derim. Bu kadar çok şey öğreniyor muyduk bu sınıfta? ben kendi dönemimi hatırlayamadım doğrusu. Alan ve çevre hesaplamalarını da özlemişim bu arada, yeniden buluştuk onlarla. 🙂
Ödevler, testler vardı ama ben ikinci sınıftan itibaren kızıma kazandırdığım alışkanlığın meyvelerini bu yıl daha çok aldım. Ödevini hep tek başına yaptı, takıldığı yerlerde destek verdim ve son kontrolleri yaptık elimizden geldiğince.
Ödevlerin arkasına ek çalışmalar yaptık mı diye sorarsanız, koca bir HAYIR.. Bu hayır bana ait, kızıma değil. Biliyorum sisteme uymak zorunda kalıyorsunuz ama gün boyu yorgun gelip bir de okul ödevlerini yaptıktan sonra önüne sıcak pişmiş test kitapları vermek istemedim. Midesine otururdu biliyorum.
Ama elbette zorlandığı konularda ek birkaç alıştırma ile destek verdim. Bunu yapmalıyız çünkü.
Bu sene ilk defa okulu içerisinde deneme sınavlarına girdi, gerçek bir sınav sistemi ile. Bunun dışında başka özel deneme sınavlarına girdirmedim. İleride zaten çok sınav görecek bu çocuklar bana göre gerek yoktu. Her sınav öncesi ona söylediğim şey şu oldu, “Sana başarılar diliyorum, adı üstünde deneme sınavı, önemli olan öğrenmek“..
Sınav sonrası yanlışlarımıza baktığımızda aslında bildiği konuları aceleciliği nedeni ile yanlış yaptığını keşfettiğimizde bunu nasıl çözebiliriz sorusunu cevaplandırmaya çalıştık; hem kendisi hem de öğretmenimiz ile.. Neyse ki bu konu da pozitif sonuçlar alabildik. Ama her sınav sonrası şunu da söyledim kızıma, “Yanlış yapman önemli değil, önemli olan yanlışlarımızı fark edip onları öğrenmek ve düzeltmek“.. Ama bir şey itiraf edeyim, sınıfta hiç yanlışı olmayan çocukları duyup kendi çocuğunuzun yanlışlarına elbette üzülüyorsunuz. Yalan yok.. Yani bu duyguyu yok sayamıyorsunuz. Ben öğrenciyken de böyleydim. Başarılı olmak isterdim, çalışırdım, iyi sonuçlar da alırdım. Ama sınıftaki diğer öğrencilerin de durumlarını merak ederdim. Benden iyi olan varsa hırs yapardım. Kıskanmak değil de daha iyisini yapmak için hırslanmaktı benim ki.. Ama kızımla birlikte öğrendim ki, benim yapmam gereken sadece kızımın gelişimine odaklanmam. Önemli olan kızımın gelişimine katkı sağlamak.
Bu dönemde iki ağır ateşli hastalık atlattık, çok şükür başladı ve bitti. Hastalık zor iş; annemin biz küçükken söylediği “Siz hasta olmayın, ben olayım daha iyi” sözünü elbette çok daha iyi anlıyorum. O zamanlar, “Bir insan niye hasta olmak ister anlamıyorum” derdim, şimdi çok iyi anlıyorum tabii ki. Anneysen istersin tabii ki…
Ben, okul varsa dışarıda oyun yok kuralına karşı olan gruptanım. Yani havalar iyi olduğunda ve ödevini bitirdiğinde bahçede arkadaşlarıyla oynamasına izin verdim. Bunun zararlı yan etkilerini de hiç görmedim. Aksine oyun oynamak ve arkadaşlarıyla geçirdiği zamanlar ona daha da pozitif enerji verdi.
Zaman zaman okul çıkışında “Anne bu sefer hemen eve gitmeyelim, farklı bir şey yapalım” dediğinde, rutinlerin sıkıcı ve yaratıcı düşünceyi öldürür cinsinden olduğunu bildiğim için isteğini hiç kırmadım. Yorgun da olsam onunla bir yerlere gittik. En çok da kitapçılara. Ve evet her seferinde bu işten zararlı çıktığımı da biliyorum, maddi olarak !!
Bu sene kendi talebi ile hafta sonları sadece bir tek şeyle ilgilenmek istediğini söyledi ve jimnastiği seçti. Bunun dışında başka bir kurs, hobi, etkinlik falan istemedi. Beni bir rahat bırakın dedi kısaca. Zaman zaman benimle SİFİGU etkinliklerine katıldı sadece, o da kendi isteğiyle. Çünkü onun için SİFİGU çok farklı bir sevgi.. Aslında ben bu sene de baleye, dansa devam etmesini istemiştim ama istemedi. 3 yıl boyunca severek gitmişti ama bu sefer gitmek istemedi. Onu zorlamadık çünkü baleyi yapacak olan kendisi, yani biz değil. Biz istiyorsak niye biz yapmıyoruz değil mi? 🙂
Kimi günler telefonla zaman geçirme konusunda münakaşalarımız oldu kabul ediyorum ama hızlı çözümlerle atlattık. Fakat okul döneminde kesinlikle yasaklamadım. Yasaklamanın bir çözüm olduğunu düşünmüyorum.
Her sabah okul öncesinde odasında kendi başına oynadığı oyunların onu derslerine ve okul gününe çok daha pozitif hazırladığına kesinlikle eminim. Ve onun odasından gelen oyun sesleri bana da pozitif enerji verdi tabii ki.. 🙂
Ne çok soru geldi kendisinden bu sene.. Dinle ilgili, cinsellikle ilgili, çevreden duyduğu ve bizim şok gözlerle bakışımıza neden olan küfürlerle ilgili.. Çoğu zaman da çalışmadığımız yerlerden geldi sorular. Yani eşimle sınıfta kaldık çoğu zaman. Ama hemen de ekledik, ben de bilmiyorum, bir Google’dan bakıp birlikte öğrenelim dedim. Google amca sağolsun, ona sığındık çoğu zaman. 🙂
Ara ara hafif isyankarlıklar, ben buyum bana karışmayın havaları da aldık tabii. Kimi zaman rüzgarlar soğuk esti. Ama kendi kişiliği ve seçimleri olduğunu hatırlamaya çalıştık. Bunu daha çok hatırlamamız gerektiğini anladık.
Bu sene arkadaşlarıyla kurduğu whatsapp grubundaki mesajlaşmalarını izlerken “İşte büyüyorsun” dedim kendimce.. Ne garip, boyu uzadığında değil de arkadaşlarıyla mesajlaşmaya başladığında büyüdüğünü anlıyorsun 🙂
Ve şimdi önümüzdeki hafta onunla birlikteyiz. Çalıştığım günler anneannesinin yanında kalacak. Ama çok istediği yaz okuluna bu sene de gidecek. Bu yüzden kafam rahat. Ama elbette onunla birlikte yapacağım çok güzel şeyler de var. Hepsini kafamda tasarlıyorum şimdiden.
Yani ben okullar tatil olduğu için üzülmüyorum aksine seviniyorum. Çünkü onunla bir şeyler yapmayı çok özlemişim.
Vesselam tatil güzel şey, çocuklarla geçirilen tatil çok daha güzel şey… 🙂